Haberin Kapısı
2020-09-10 12:30:15

Tövbe, Niyette İhlas ve Samimiyet

İbrahim Cücük

10 Eylül 2020, 12:30

Tövbe, dönmek ve dönüş yapmak demektir. 
       Şeriatta tövbe:  
       Şer’an kınanmış olan şeylerden vazgeçip şer’an övülmüş olan şeylere dönüştür. (Abdulvehhab, Şarânî, İbadet ve Zikir Ehline Tavsiyeler, s. 12. Terc. İbrahim Cücük.) 

       Tövbe, imandan da önce amelden de öncedir. Çünkü küfürden tövbe olmazsa iman gerçekleşmez, şirkten tövbe olmazsa tevhîd gerçekleşmez. 

       Amel= terk+fiildir.  
       Terk, terk etmemiz gerekenleri terk etmek; fiil, işlememiz gerekenleri işlemektir.  
       Ameldeki tövbe; yasakları çiğnemeyi terk etmeye, terk ettiği emirleri uygulamaya dönüş yapmaktır.

        İlk farz imandır, farzdan önce farz da ilimdir. İlim doğru olursa iman da amel de doğru olur; ilim yanlış olursa iman da amel de yanlış olur. Ancak bütün bunların gerçekleşmesi de niyete bağlıdır. Çünkü tövbe etmek için de iman etmek için de amel etmek için de tövbe etmeye, iman etmeye ve amel etmeye niyet etmek gerekir.

        Niyetin makbul olması, ihlaslı olmaya bağlıdır. Zira mümini münafıktan ayıran niyetteki ihlastır, mümini bidatçıdan ayıran sünnettir.  Ameller niyetsiz sahih olmaz. Çünkü amelsiz niyete sevap verilir, ama niyetsiz amele sevap verilmez. 
       Ameldeki niyet, cesetteki ruh gibidir ki ruhsuz cesedin bekası olmadığı gibi niyet olmadan namaz, oruç, hac ve zekât da makbul olmaz. Hem sahîh niyet hem sahîh niyete bağlı sünnete uygun amel gerekir.

         Niyet, kalbin fiilidir ki iki mertebedir; birisi kasdetme/yönelme, diğeri azmetmedir. Eğer bir şerri eyleme dönüştürmeyi kasdetse sonra ondan vazgeçse bir sevap yazılır. Eğer o şerri işlemeye azmetse, mani veya acizlik sebebiyle yapamasa bile yapmış gibi günah yazılır. Bunun delili şu hadîs-i şerîftir: Hz. Peygamber (s.a.s.): 
         “İki müslüman kılıçlarıyla karşılaştıkları zaman öldüren de cehennemde öldürülen de cehennemdedir” buyurdu. 
         -Bu öldürenin durumu belli, öldürülen niçin cehennemlik? diye soruldu. Hz. Peygamber:
        “Öldürülen de öldüreni öldürmeyi istemiş/azmetmiştir” buyurdu. 
   (Buhârî, Fiten, 10, Îmân, 22; Müslim, Fiten, 14; Ebû Dâvûd, Fiten,5.)
        İşte bunları ortaya koyan bir âyet-i kerîme ve diğer bir hadîs-i şerîf:
        “Onlar, ancak Allah’a ihlaslılar olarak, dini O’na has kılarak ve hanîfler olarak kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri ile emrolunmuşlardı. İşte sağlam din budur.” 
      (Beyyine sûresi 98/5)
        “Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır.” 
(Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1, Îmân, 41, Nikâh, 5, Menâkıbu’l-ensâr, 45, İtk, 6, Eymân, 23, Hiyel, 1; Müslim, İmâret, 155; Ebû Dâvûd, Talâk, 11; Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd, 16; Nesâî, Tahâret, 60.)

        Dini Allah’a has kılmak:
        Din: İmanı, İslâm’ı ve ahkâmı içine alan sistemdir. (el-Fıkhu’l-Ekber, Ebu Hanîfe)

        İman, itikâdî konular, İslâm, amelî konular, ahkâm, beşerî münâsebetlerdeki hükümlerdir. 

        Dini Allah’a has kılmak, dini yani imanı, İslâm’ı ve ahkâmı Allah’ın gönderdiği Kur’ân-ı Kerîm’de belirttiği âyetlerde ve Rasûlüne öğrettiği hadîs-i şerîflerde ortaya konan gerçeklere göre iman etmek, uygulamak ve beşerî münasebetleri düzenlemek demektir.

          Hanîf: Bütün bâtıl anlayış ve davranışları reddedip hak olan anlayışa ve hak olan davranışa yönelen kimseye denir.

         İhlâs: Yaptığını, Allah emrettiği için yapmak, terk ettiğini Allah yasakladığı için terk etmektir.

         “İnsanlar için amel etmek şirktir; insanlar için ameli terk etmek riyadır; Allah’ın seni bu ikisinden koruması ihlâstır” 
    Fudayl b. Iyâz (rh.a.)

         Namaz, kulu Allah’a bağlayan miraç; zekât, insanları birbirlerine yaklaştıran, fakir ile zengini birbirine bağlayan bir köprüdür.
 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.