Haberin Kapısı
2021-06-18 10:42:29

Üstün Hizmet

İbrahim Cücük

18 Haziran 2021, 10:42

En üstün kitap, Kur’ân-ı Kerîm’dir. En üstün hizmet de Kur’ân hizmetidir. Elbette Kur’ân hizmeti derken, Kur’ân’ın hedeflerinin ve ana konularının anlaşılması ve anlatılması hizmetini kastediyoruz.

Hz. Peygamber (s.a.s.) hayırlı hizmeti ve hayırlı insanı tarif ederken şu iki hadîs-i şerifte şöyle buyurmuştur:

“Sizin en hayırlılarınız, Kur’ân (ilimlerini) öğrenen ve öğretenlerinizdir.”

(Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân, 21; Ebû Dâvud, Salât, 349; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân, 15.)

“Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri, Allah’ın kendisine Kur’ân verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan kimse; diğeri, Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O’nun yolunda harcayan kimsedir.”

(Buhârî, İlm, 15, Zekât, 5, Ahkâm, 3, Temennî, 5, İ’tisâm, 13, Tevhîd, 45.)

Birinci hadîs-i şerîf, en hayırlı insanın, Kur’ân ilimlerini öğrenip başkasına da öğreten kişi olduğu, ikinci hadîs-i şerîf ise iki insanın gıpta edilmeye layık olduğu belirtilmiş, birisi sırf Kur’ân ilimleriyle meşgul olan kimse, diğeri de malını Allah yolunda gece-gündüz harcayan zengin.

Kur’ân-ı Kerîm’de hem farz-ı ayn ilimler var hem farz-ı kifâî ilimler var. Kur’ân-ı Kerîm’in bu iki yönünden birisi eksik olsa hayırda da noksanlık olur.

Diğer bir hadîs-i şerifte “Allah şu Kur’ân’la bazı kavimleri yükseltir; bazılarını da alçaltır” (Müslim, Müsâfirîn, 269.) buyurmuştur.

İstikbale, başarıya, huzura, galibiyete uçmak için Kur’ân-ı Kerîm’in hem itikad, ibadet, ahlak ve ahkâmla ilgili ilimlerde hem kevnî âyetlerle ilgili ilimlerde ilerlemek yani iki kanatlı olmak farzdır. Ne zaman bu iki kanata sahip olmuşsak istikbale ve huzura uçmuşuzdur.

Bunun olması için önce bu anlayışa sahip ister devlet adamları ister halk tabakasından olsun lider ve kadrosu, sonra bu hassasiyete sahip cömert ve şuurlu zenginlere ihtiyaç vardır.

Kur’ân-ı Kerîm, bilinsin, inanılsın ve hayata yansısın diye indirilmiştir. Kur’ân’dan bizde ne kadar yaşanıyorsa o kadar hayat o kadar canlılık var demektir. İşte bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Sizi, size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman, Allah’a ve Rasûle uyun.” (Enfâl sûresi 8/24)

Kur’ân-ı Kerîm, peygamberlerden bahsederken, bulundukları asrın ilimlerinde en ileride olduklarından bahsetmektedir. Bize gereken asrın ilerisinde olmamız için asrın ilimlerinde de ileride olmamız gerekmektedir. Süleyman aleyhisselam’ın saltanatından, hem ilmî hem fennî sahada üstün olduğundan, ekibinde de ilim ve keramet sahibi kişilerin bulunduğundan da bahsetmektedir.

Kendi ilim adamlarımıza bir bakalım; fennî sahada ilerde olan Müslüman ilim adamlarımızda inanılması ve amel edilmesi farz olan dînî ilimlerden ne kadar var; dînî sahada ilim sahibi âlim ve arif diye bildiğimiz ve hürmet ettiğimiz zatların yanına bir dinsiz geldiği zaman onu ikna edecek bilgisi var mı? İşte bundan dolayı olsa gerektir ki II. Abdülhamid Han, Hüseyin Cisrî’ye asrın dinsizlik hastalığına karşı çeşitli günlük konulara cevap olsun diye Risâle-i Hamidiyyeyi yazdırmış, Manastırlı İsmail Hakkı’ya da tercümesini yaptırmıştı.

Kur’ân’ın üzerinde durduğu konularda ne kadar ilim sahibi varsa o kadar ilerleme olur. Her gün ilerlemek için bize lazım olan ilimlerde ilerlemek lazımdır. Elbette ilim uygulamak içindir. Kur’ân’ı okumak, onun davet ettiği tevhidi iman edinmek, peygamberlerini rehber edinmek, Allah ile iletişimi sağlayan namazı, fertler arası köprüyü ve orta direği sağlayan zekâta, marufu emir münkeri nehye özel önem vermek, haramını haram kabul edip uzak durmak, helalini helal kabul edip uymak, getirdiği ahkâmı hayata hâkim kılmak, haşir anlayışını hayata yön veren muharrik unsur yapmak, ahlakıyla ahlaklanmak, fennî ayetleri uzmanlarınca teknolojiye çok önemli işaret saymak ve istifade etmek içindir.

Kurtulmak istiyorsak, güzel adam, iyi Müslüman olmak, dünya ve âhiret mutlu olmak istiyorsak elbette Kur’ân’a ve Kur’ân’ın kavlî ve fiilî tefsiri olan Hadîs-i Şerîflere müracaat etmeliyiz. Zira Allah Teâlâ, Kur'ân-ı Kerîm’e hablullah yani Allah’ın ipi demiştir. İnsan uçuruma düşse, yukarıdan uzatılan kopmayan ve sağlam ipe/halata tutunmaktan başka çare kalmaz. İşte insanlık uçurumdadır, Allah’ın ipinden yani Kur'ân-ı Kerîm’e tutunmaktan ve sarılmaktan başka çaremiz yoktur.

Bir teklif, her gün sabah namazında camide bulunulsa, arkasından asrın insanına hitap edebilecek çapta âlimler namazın peşine Kur’ân’dan ve tefsiri olan Hadîsi Şerîften birer tane kısa izahıyla birlikte okunsa; hem huzur, fikrî birliktelik, hem kardeşliğin artmasına sebep olur. İşte tam da bu konuda Hz. Peygamber Efendimiz ne güzel buyurmuştur:

“Bir cemaat, Allah’ın evlerinden bir evde toplanır, Allah’ın kitabını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekine iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar.” (Müslim, Zikr, 38.)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.