Haberin Kapısı
2022-07-18 19:22:29

ZULÜM VE ZÂLİME KARŞI OLMAK/2

İbrahim Cücük

18 Temmuz 2022, 19:22

Zulümden Kurtulmanın Çaresi

Çare; nefsi terbiye etmek, nefsi akla, aklı da imana tabi kılmaktır. Akıl, terbiye ile imana tabi olmazsa, nefis aklı çeler. Çoğu zaman, kişi nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi olmuyor, olamıyor.

Eğer eşimize, arkadaşımıza, çevremize zulmetmiş isek hemen helalleşme yoluna gidilmelidir.

Bu konuda en şefkatli lider, en merhametli terbiyecimiz, en üstün mürşidimiz Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Ebû Hüreyre’den radıyallahu anh rivayet edildiğine göre, şöyle emrederek uyarıda bulunmuştur:

“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa kendisine zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.”

(Buhârî, Mezâlim, 10, Rikâk, 48)

Gerçek Müslüman, çevresine dili ve eli ile zararlı olmayıp faydalı olan; yanlış yapmışsa hemen yanlıştan hicret eden yani tövbe edip yanlıştan uzak duran kişidir. Bu duruma da Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Abdullah İbni Amr İbni Âs’dan radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, şöyle bir açıklama getirmiştir:

“Müslüman, dilinden ve elinden müslümanların zarar görmediği kimsedir. Muhâcir ise, Allah’ın yasakladığı şeylerden hicret eden/uzak duran kimsedir.”

(Buhârî, Îmân, 4-5, Rikâk, 26; Müslim, Îmân, 64-65; Ebû Dâvûd, Cihâd, 2; Tirmizî, Kıyâmet, 52, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8, 9, 11.)

Devlet malını haksız yere yiyen veya çalan kimse de zâlimdir. İşte bu kimse hakkında Hz. Peygamber Efendimiz şu iki hadîs-i şerîfte şöyle buyurmuştur:

Adî İbni Âmire radıyallahu anh şöyle dedi: Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğunu duydum:

“Mal tahsili için memur tayin ettiğimiz bir kimse, bizden bir iğneyi veya ondan daha küçük bir şeyi gizlese, bu hıyanet olur ve o şeyi kıyamet günü getirir.”

Bunun üzerine Ensar’dan siyah tenli bir adam ayağa kalktı, -ben sanki onu görüyor gibiyim-:

– Ya Rasûlallah! Benden, görevlendirmeni geri al, dedi. Peygamberimiz:

– “Sana ne oldu?” buyurdu. Adam:

– Senin söylediklerini işittim, dedi. Peygamber Efendimiz:

– “Ben o sözü şimdi de söylüyorum: Sizden kimi mâlî bir göreve tayin edersek, o malın azını da çoğunu da getirsin. O maldan kendisine verileni alır, yasaklanandan ise vazgeçer.”

(Müslim, İmâre, 30; Ebû Dâvûd, Akdiye, 5.)

Hz. Hamza’nın eşi Havle Binti Sâmir el-Ensârîye radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğunu işittim:

“Şüphesiz ki, haksız olarak Allah’ın malını kullanan kimseler, kıyamet gününde cehennemi hak ederler.”

(Buhârî, Humus, 7.)

Allah’ın malından kasıt, beytü’l-mal denilen devlet hazinesidir. Devlet hazinesini haksız yere ve meşru olmayan yollarla harcamak ve sarf etmek, büyük günahlardan sayılır.

Bu mallarda haksızlık, devlet başkanından izinsiz kullanmak, hakkı olan ücretten daha fazlasını almak, hissesine düşen paydan daha çoğunu sahiplenmek gibi haram olan yollarla yapılır.

Devlette görev yapanların, hangi şekilde olursa olsun, elde ettikleri haksız kazançlar haramdır. Allah’ın malı sayılan âmme mallarına, devlet hazinesine ihanetin cezası ise cehennemdir. Çünkü kamunun mallarında toplumun her ferdinin hakkı vardır, dolayısıyla bunlar kul hakkıdır. Kul hakkını haksız kullanmak zulümdür. Zulmün cezası ise cehennemdir.

Diğer bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmuştur:

Ebû Ümâme İyâs İbni Sa’lebe el-Hârisî’den radıyallahu anh rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Yemin ederek bir müslümanın hakkını alan kimseye, Allah cehennemi vâcip kılar, cenneti de haram eder.”

Bir adam dedi ki:

- Ya Rasûlallah! Şayet o küçük ve değersiz bir şey ise? Bunun üzerine Peygamberimiz:

“Misvak ağacından bir dal bile olsa böyledir” buyur

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.