13.12.2022, 14:45

Bitsin artık bu zulüm

O da yasak, bu da yasak!.. Say, say bitmiyor... Bu tuhaf yasaklara “pes artık” mı diyelim, tebessüm mü edelim, bilemedik!..

Hele 1934 yılında Türkiye’nin batılılaşma dayatması ve yasaklarla sınandığı olayları konu edinen yönetmen Sinan Çetin’in 2008 tarihli “Mutlu Ol! Bu Bir Emirdir” adlı 5 dakika 6 saniyelik trajikomik kısa filmini izleyiverin, durumun vahametini o zaman daha iyi idrak edeceksiniz.

“O yıllarda T.C. Hükümeti radyolarda Türk müziğinin çalınmasını yasakladı. Amaç batı müziğinin yaygınlaşmasını sağlamaktı. Genç Cumhuriyet alaturka yerine alafrangayı yani batı kültürünü topluma yerleştirmek istiyor” jenerik yazısı ile başlayan “Mutlu Ol! Bu Bir Emirdir” filmi, “İnsanların müziğine, kültürüne, yaşam tarzına yasaklar koyan siyasi otorite, hayatın karşısında daima tuhaf duruma düşmüştür” yazısı ile sona eriyor. Çetin, bu iki jenerik yazısı arasına öyle kareler yerleştirmiş ki, insanın gülerken ağlayası geliyor!..

Bağlama eşliğinde türkü söylemek yasak; Mozart ve Beethoven’ın eserlerini seslendirmek serbest!.. Aman ha, fikri teyakkuza geçip de fazla tırı vırı yapmayın!.. Yasak!..

*

FETHİN SEMBOLÜ AYASOFYA’DA İBADET YASAKLANDI

19 Kasım 1935’te çıkarılan bir yasayla camilerin kapatılması, müzeye, depoya, ahıra, meyhaneye dönüştürülme süreci başlatıldı. 1926-1950 arasında 513 cami, çoğunun üzerinde cami olan 327 arsa, bin 70 mescit satıldı. Bunlarla birlikte, kilise, manastır, türbe, mezarlık, imaret, darüşşifa ve benzeri çok sayıda tarihi eserin satışı yapıldı. Toplamda 3 bin 411 adet hayrat vakıf taşınmazının satışı gerçekleştirildi. Özellikle 1939-1951 yılları arasında Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait İslâm mâbedleri; satıldı, yıkıldı, kiraya verildi, depo yapıldı, saz ve içki evine çevrildi, müzeye dönüştürüldü. Bunlardan birisi de müzeye çevrilerek, burada ibadet edilmesi, namaz kılınması yasaklanan fethin sembolü Ayasofya Camii’dir.

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği Başkanı İsmail Kandemir Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesi’nde dava açtı. 10 Temmuz Cuma günü bâtılı hüsrana, dünya Müslümanlarını sevince boğan karar açıklandı. Ayasofya’yı müzeye çeviren 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı Bakanlar Kurulu kararını Danıştay 10. Dairesi oy birliğiyle tarihin tozlu raflarına kaldırıp, İslâm’ın şiarı, fethin sembolü kâdim mâbedin boynundaki müze yaftasını çıkarttı.

Danıştay’ın kararı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı kararname ile 86 yıllık hayal, gerçek oldu. Müslümanların 86 yıldır hayal ettiği, özlemle beklediği Ayasofya’yı ibadete açmak, esaret zincirlerini söküp atmak, “Zincirler Kırılsın, Ayasofya Açılsın” talebini her fırsatta dillendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a nasip oldu.

Bu kararla sadece Ayasofya açılmadı; “Zulüm 1453’te başladı” suflesiyle Bizans’ı filizlendirmeye çalışan güruhun hoyrat hayalleri ilelebed yerle yeksan edildi. Bir kez daha Hakkın bâtıla galebe çaldığı dünya âleme gösterildi. Ayasofya bizimdi, yeniden bizim oldu.

24 Temmuz 2020 Cuma günü, yüzbinlerce Müslüman, koronavirüs salgınına rağmen fevc fevc Ayasofya-i (İlâhî Hikmet) Kebîr Câmii Şerîfi’ne akın etti. Tam 86 yıl sonra Ayasofya’ya parayla değil, abdestle girildi. Müminler topluluğu 86 yıl sonra zincirleri kırılan Ayasofya’da Cuma namazı kıldı. Sadece Türkiye değil, dünya Müslümanları bu kâdim mâbede kavuşmanın sevinciyle şükür gözyaşı döküp, esaret altında inim inim inleyen mazlumlar için dua etti.

*

KİRLİ ELLERİNİZİ ÜZERİMİZDEN ÇEKİN!..

Laik, batıcı ve seküler yaşamın yaygınlaştırılması ve Türkiye Müslüman halkına aşılanabilmesi için resmi kurum ve kuruluşlarda yürürlüğe konan yasaklardan birisi de “başörtüsü yasağı” idi.

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi Hatice Babacan, 1967 yılında başı örtülü olarak derse girmeye başladı. Şubat 1968’de senato kararıyla okuldan atıldı. Devlet memurları ve lise öğrencileri için uygulanan başörtüsü yasağı, 1960’lı yıllarda Hatice Babacan olayı ile üniversitelerde “başörtüsü sorunu”na dönüşmeye başladı.

Jakoben anlayışın ürünü olarak ortaya çıkan ve bir türlü vuzûha kavuşturulamayan başörtüsü meselesi, Türkiye’nin kırılma dönemleri olan 1980’de de, 28 Şubat sürecinde de kaşınarak toplumu kutuplaştırma aracı olarak kullanıldı, kullanılmaya devam ediyor...

Nedir bu yasaklardan çektiğimiz yahu?!..

Ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz aylarda kendi ideolojilerinin ürünü başörtüsü yasağını tekrar gündeme getirmesiyle yine, yeniden eskiye dönüldü. Yaklaşık yarım asırdır siyasilerin temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp gündeme sokuşturduğu “başörtüsü yasağı” yine “memleket meselesi” olarak tartışmaya açıldı.

Oysa halkın böyle bir derdi yok. Fakat ne yaparsınız ki, bazıları bundan oy devşirmek için kabuk bağlamış yarayı kaşıyor da kaşıyor.

“Başörtüsü” ve “aile birliği” ile ilgili Anayasa teklifi, Meclis’te imzaya açıldı. Düzenleme, geçtiğimiz hafta AK Parti, MHP, BBP ve bağımsız milletvekili Fatih Mehmet Şeker’in ortak 336 imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu. Değişiklik gerçekleşirse 24’ncü maddede başörtüsünün temel bir hak olduğuna açıklık getirilirken, 41’nci maddede yapılacak değişiklikle de “aile birliği”nin kadın ve erkekten oluştuğu ifadesi net bir şekilde ifade edilecek. Meselenin Meclis’te halledilmesi için en az 400 milletvekilinin desteği şart.

Bakalım Meclis, başörtüsü meselesini “Anayasa” ile mi, yoksa referanduma götürerek mi çözecek?.. Çözülürse ne âlâ, çözülmezse yaklaşan seçim sathında yine liderler en çok “yasak”larla imtihanı olacak. Bu millet ferasetiyle, yanlışta ısrar edenlere sandıkta dersini verecektir. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

*

Tam da “başörtüsü” ve “ailenin korunması ve çocuk hakları” ile ilgili Anayasa tekliflerinin Meclis’e getirildiği günlerin arefesinde “çocuk istismarı”nın patlak vermesi çok mânidar.

Şayet değişiklik teklifleri kabul edilirse, aile yapısını ifsad eden İstanbul Sözleşmesi ve LGBTİ+ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks) gibi sapkınlıkta sınır tanımayan güruhların önü kesilecek. Bunu engellemek için, hem de seçime sayılı günler kala tıpkı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi “çocuk istismarı” haberleri birer birer piyasaya sürülüyor.

Toplumu ve dahi çocukları istismar edenlere de, bunlara seyirci kalanlara da lânet olsun.

*

BEBEK KATİLLERİ İSTİKLÂLİMİZE KASTETTİ!..

13 Kasım’da Suriye uyruklu terörist Ahlam Albashır’ın (23) Beyoğlu’nun İstiklâl Caddesi’nde, istiklâl ve istikbalimize kast etmek maksadıyla bomba patlatması sonucu aralarında çocukların da bulunduğu 6 kişi can vermiş, 81 insan da yaralanmıştı.

72 milletin 7/24 kendini güvende hissederek, özgürce yürüdüğü İstiklâl Caddesi’nde İstanbul Valiliği’nin güvenlik, huzur ve asayişin korunması, mevcut yaya trafiği akışının hızlandırılması amacıyla yayımladığı 24 Kasım 2022 tarih ve 2022/1 sayılı “Genel Emri”yle; herhangi bir amaçla cadde üzerindeki işletmeler tarafından caddeye masa, sandalye, pano, seyyar tabela vb. konulması, stant kurulması, sergi açılması, seyyar satış yapılması ve satış tezgâhı konulması, sosyal, kültürel veya ticari etkinlikler düzenlenmesi, toplu veya bireysel sokak müzisyenliği ve performans gösterileri yapılması, hanutçuluk faaliyetleri yasaklandı.

Demek ki tehlike daha geçmedi, devam ediyor!.. İçimize sızan bebek katilleri fırsat kolluyor!.. Bekâ ve özgürlüğün kıymetini bilmek lâzım...

***

İKİ BÜKLÜM CUMHURİYET VATANDAŞI OLAMAZ!..

Fakat bizim mevzu edeceğimiz bir yasak var ki, onu en sona bıraktık; Hamal yasağı!.. “O ne demek yahu?!..” demeyin, hele biraz anlatacağımız gelişmeleri izleyin, sonra ne demek istediğimizi gayet iyi anlarsınız!..

Bu noktaya nasıl mı gelinmiş, uzun uzun anlatıverelim...

Mesele şudur efendim!.. 1936 yılında bir hamal, sırtındaki ağır yükün etkisiyle hayatını kaybedince, olay “4. Kuvvet Basın”a akseder. Bu olay üzerine gündem belirlenir: Hamallık behemehâl, derhal yasaklanmalı!.. Cumhuriyet, Akşam ve Ulus gibi etkin gazeteler hamallığın kaldırılması için yayım üzerine yayım yapar. O dönemin cevval kalemlerinden Asım Us ve Falih Rıfkı Atay veryansın eder.

İnsan hakları savunuculuğunda sınır tanımayan Falih Rıfkı Atay, Ulus gazetesinde kaleme aldığı yazıda, “İstanbul’da yük altında bir hamal daha ölmüştür... Bir insan sırtında veya birbirine sırıkla bağlı bir kaç insanın omuzları üstünde deve çökertecek, beygir inletecek ve dingil kıracak ağırlıkta yük!.. Körük sesi veren göğüsler, fırlamış damarlar, kanlı bakışlar!… Daha kısasını söyleyeyim: İki büklüm Cumhuriyet vatandaşı olamaz!. Sırt ve sırık hamallarının ıstırabını seyretmeye daha uzun müddet tahammül etmek istemiyoruz!..” ifadeleriyle ateşi körükler.

Eee bunu gören Asım Us boş durur mu?.. Kaleme aldığı “Hamal” başlıklı yazıda, “Bir adam bir silâh ile öldürülürse bunun adı kâtildir. Herkes isyan eder. Halbuki İstanbul’da hamal denilen binlerce adam yüz, yüz elli kiloluk ağır yükler altında her gün inleyerek tedricî surette ölüme gidiyorlar. Buna ses çıkaran yoktur. Sırt hamallığı hiç olmazsa mâkul şekle konmalı. Meselâ elli kilodan fazla bir adama yüklenemez diye. Hamallığın bütün bütün kalkması yolların yapılmasına bırakılmalıdır...” diyerek yetkili mercilere ayar verir.

Cumhuriyet gazetesi de, “Sırt hamallığı, hamallık eden vatan çocuklarının sıhhati itibarıyla da muzırdır... Araba ve hayvanların çıkamadığı yokuşları, ağır yüklerin altında ezilmiş, boyun damarları fırlamış ve kan ter içinde kalmış zavallı hamalların çıkışların, tahammül ve hatta seyredilebilecek insani bir manzara mıdır?..” haberiyle isyanı zirveye taşır.

SIRT VE SIRIK HAMALLIĞI YASAKLANDI

“Yahu etmeyin, tutmayın!.. Bu işten evine ekmek götüren on binlerce insan var. Çoluk çocuk taş mı yiyecek!..” diye feryat edilse de ok yaydan çıkmıştır artık!.. Hele bir yazar, muharrir ve sermuharrirlerin kelâm ve kalemine düşmeye görün!.. Vakâ öyle bir ajite edilir ki, meselenin vuzûha ermemesi mümkün değil!.. Nitekim öyle de olur.

Tabii her dönem “Dördüncü Kuvvet” olan basının bu veryansınları sonucu Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın emri, Dâhiliye Vekaleti’nin 4 Nisan 1936 tarih ve 117/50 numaralı tamimiyle Sırt ve Sırık Hamallığı yasaklanır. Ankara Belediyesi, gazetelere ilan vererek, söz konusu hükümet emrine uymayanlar için 1 Kasım 1936 tarihinden itibaren ceza yaptırımı uygulamaya başlar. Ve nihayet 5 Kasım 1936’dan sonra Ankara’da sırt hamallığının ve buna bağlı olarak gündeme gelen uzun sırıklarla su, yoğurt ve sefertası ile yemek taşımacılığına (sırıkların yoldan geçenleri rahatsız etmesi gerekçe gösterilerek) son verilir. Arkasından da 1937 yılında İstanbul Belediyesi, şehir içinde eşekle nakliyat yapılmasını yasaklar.

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın getirdiği “Sırt Hamallığı” yasağı, 1950’den sonra iktidara gelen Demokrat Parti tarafından tekrar serbest bırakılır.

Devam edeceğiz...

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 27 Nisan 2024
İmsak 04:23
Güneş 06:00
Öğle 13:07
İkindi 16:56
Akşam 20:03
Yatsı 21:34
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14
Günün Karikatürü Tümü