05.10.2022, 12:02

​Cihan Hükümdarını Huzura Kabul Etmeyen Şeyh

Bizim medeniyetimizde mezar taşları sadece kimlik bilgilerinin yer aldığı bir vesika değildir. Sanat eseri özelliği taşıyan üzerlerindeki kabartmalar, motifler, oymalar, kitabeler ve yazılarla tarihe ışık tutan abidevî şaheserlerdir. Bezemeleriyle, şekilleriyle, yazı çeşitleriyle, manzum ve mensur metinleriyle, kadın ve erkeğe dair toplumsal, ekonomik, zihinsel, kültürel, siyasî olgulara dairmim koyulduğu tarihi belgelerdir.

Medeniyetimizin tapu kayıtları olan mezar taşları, herkesin bir gün fani olacağının simge ve sembolüdür. Açık hava müzelerini andıran mezar taşları ve mezarlıklarımız, geçmişimizle kurduğumuz köprünün en önemli ayaklarından biridir. Dahası milletlerin hafızasıdır. Hafızalarını kaybeden milletler; şahsiyetlerini, geçmişle bağlarını, kısacası kimliklerini kaybetmeye mahkûmdur. İstanbul’un fethinde sokak muharebeleri sırasında şehid düşen fetih askerlerinin kabirleri de, İstanbul şehrinin içinde açan cennet bahçeleri gibi şehrin kalabalığı içinde sokakların, caddelerin, evlerin arasına serpilmiş gibidir.

Bu şehir-i İstanbul ki gülden mülhem; en çok da kabirde yatanları. Ne söylesek, ne kadar anlarsak az. Az kalır anlattıklarımız; cehaletimizi yine onlar örter, eksik kaldığımızda. İmdadımıza yetişirler kelimeler gönlümüzde sıkışıp, dilimizde düğümlendiğinde.

Mezar taşları geçmişten geleceğe “Hiç şüphesiz her nefis ölümü tadacaktır. Biz insanları bir imtihan olarak iyilikle de, kötülükle de sınıyoruz. Sonra bize döndürülecekseniz”i fısıldar sessizce. Makamların, malların önünüze serilen geçici güzelliklerin eşliğinde. Sevilecek kadar sevmeyi öğütler, gök kubbenin altında, berzah âleminde iki kapılı handan geçenler.

Yeni bir âlemden ibaret her şey burada; gözlerin göremediği, herkesin erişemediği bir makam. Hiçbir kulağın duyamadığı, hiçbir nefsin tadamadığı, sadece amellerin hissettiği meydan. Malın, mülkün para etmediği, gurbetin sona erdiği mekân. Saatlerin ebediyen durduğu, küçük hesapların dürülüp, büyük hesabın önümüze serildiği sonsuzluk yurdu. Madem böyle, neden vefadan âzâd ederiz ruhlarımızı, neden?!..

Vefa; âşığın mâşukuna, davaadamınındavasınabütünzorluklararağmensâdıkkalabilmesidir.Vefa; sevgide bıkkınlık göstermemek, ihtiyaç halinde “Hızır gibi yetişebilmek”tir. Vefa;dikenlere direnerek, dost ikliminde boy atan gül olmaktır. Vefa; aşktır. Aşk vefa, vefa ise iman ister.

***

VEFA, VEFASIZLIK KURBANI!..

Vefa Caddesi’nde ilerlerken hayıflanıyoruz. Semt, sanki vefasızlıkların semti olmuş. Tarihimize dair ne varsa sendelemiş, kalkmak için vefalı birilerini arıyor; Şeyh Ebûl Vefâ gibi birini. Çaresizlik içinde vefanın merkezine, gönüllerin menziline Şeyh Ebûl Vefâ Hazretlerine yürüyoruz. Arkada bıraktığımız her adımda, “Ölülerine kıymet vermeyenler, dirilerine sahip çıkamazlar” düsturu Vefa semtinde ne kadar da az hissettiriyor kendini.

Bir mekâna, o mekânın içinde yeniden diriliş gününü bekleyenlerin makamına dalıyoruz. Korkuyor insan, ulu bir makama avdet etmenin taaccübü içinde. Kolay mı, İstanbul’u fetheden kumandanın destur alıp giremediği huzura elini kolunu sallayarak girebilmek. Kolay mı, ilim ve gönül deryası Şeyh Ebûl Vefâ’nın ruhaniyetine kırık dökük cümlelerle dua edebilmek. Kolay mı, Muslihuddîn Ebûl Vefâ’nın sırlarına vâkıf olabilmek.

Dua âleminde geziniyor, veliler topluluğunu ziyarete gelenler. Gözler yaşlı, gönüller gâmlı. Havayı bir misk-i amber kaplıyor, öne düşen başları bir pîr-i fâni okşuyor. Anlat diyor, türbedara; ziyaretimize gelenlere ikrâm et bize dair bildiklerini.

“Muslihuddîn Ebû lVefâ, mânâ ehlinin, evliyânın uyduğu kimsedir, / Mezarının toprağı, âşıkların gözlerine sürmedir”beyitinin yazılı olduğu pencereden sızan hüzme eşliğinde sararmış sayfalar birer birer açılıyor. Dünya durdukça asla silinmeyecek cümleler aniden canlanıp “hayat sahnesi”nde perde diyor.

*

BU ŞEHRİN MÂNEVİ FETİHLERE DE İHTİYACI VAR

İstanbul önlerinde bir genç hükümdar, “Ya ben İstanbul’u alırım, ya İstanbul beni” diyor. Diğer ilim ve mâneviyat önderleri gibi EbûlVefâ da bu genç kumandanın arkasından yürüyor. Fetih gerçekleşiyor, “İstanbul elbet feth olunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur” müjdesine nail olunuyor. EbûlVefâ yol hazırlıklarına başlıyor, fakat eline bir rica mektubu tutuşturuluyor: “Gitme, kal; bu şehrin mânevi fetihlere de ihtiyacı var.” Gönüller Sultanı, İstanbul’un Sultanını kıramıyor. Rumların yoğun olduğu semte dergâhını kuruyor. Her inançtan, her seviyeden insana kapılarını açıyor, iyilikte ve ikramda asla geri durmuyor. Müslüman-gayrimüslim ayrımı yapmaksızın herkese tebliğ mükellefiyetini Peygamber üslubuyla yerine getiriyor. Sâde yaşamı, yardım severliği, hoş sohbeti; gönüllerde taht kurmasını sağlıyor.

CİHAN SULTANI HUZUR ARIYOR

Bütün bunlar yaşanırken, İstanbul’un fatihi Sultan Mehmed Han mânâ önderlerinin sohbetlerinde huzur arıyor. Akşemseddin, Molla Gürani ve Molla Zeyrek’in ilim meclislerinde ruhunu doyurmaya çalışıyor. Bunlar yetmiyor, gönlüne Şeyh Ebûl Vefâ koru düşüyor. Adına külliye yaptırıyor.

[Bazı kaynaklarda Şeyh Ebûl Vefâ Külliyesi’nin tamamının Sultân Bâyezîd-i Velî tarafından yaptırıldığı ifade edilse de, Evliyâ Çelebî, Seyahatnâme’sinin birinci cildinde, “Bu câmi’i-i selâtîniEbu’l-Feth Sultan Muhammed binâ etmişdür. Bir tabaka minaresi, haremi, medresesi ve imâreti ve hammamı vardır” ifadesi kullanmıştır. Buradaki hankâh ve medrese, cami, imâret, hamam, çeşme, çilehâne Zeyniyye tarikatı meşâyihinden Şeyh Vefâ Muslihuddîn Mustafa için yaptırılmıştır. Ayrıca bu bilgilere Fatih Vakfiyesi’nde de yer verilmiştir. Fakat bir sıra taş üç sıra tuğla ile inşa edilmiş kirpi saçaklı, ahşap çatılı türbenin Şeyh Ebûl Vefâ vefatının akabinde Sultan Bâyezîd-i Velî tarafından yaptırıldığı kesindir. Şeyh Vefâhankâh ve medresesinin ise, 2. Bayezîd devri eseri olduğu bazı kaynakta ifade edilmektedir.]

Fatih Sultan Mehmed, Şems’in Mevlânâ’yı yakması gibi yanıyor. Bu muhabbetten haberdar olan Şeyh Ebûl Vefâ, Fatih’e karşı büyük bir sevgi besliyor. Yüzünü bir kere dahi görmemesine rağmen, ona geceler boyu dualar ediyor. Ortaçağ’ı kapatıp, Yeniçağ’ı açan genç Sultan’ı güçlü tasarrufu ile kuşatıp, onamanevizırholuyor.CihanSultanıFatihhimmetiniiliklerinekadarhissettiren, rüyâlarını süsleyen bu velinin hasretine dayanamayıp ziyarete etmeye karar veriyor.

​Cihan_Hükümdarını_Huzura_Kabul_Etmeyen_Şeyh

FATİH, ŞEYH EBÛL VEFÂ’YI AĞLATIYOR

Yanına muhafızları ve lâlası Zağanos Paşa’yı da alarak Şeyh EbûlVefâ’yı ziyarete gidiyor. Muhafızlar, şeyhin müridlerine hünkârın dergâhın önünde olduğunu haber veriyor. Şeyh EbûlVefâ Hazretleri, kapısına kadar gelen hasretlisiyle görüşmeyeceğini bildiriyor.

Müridler şaşkın bir vaziyette huzurdan ayrılıp, dergâhın önünde beklemekte olan misafirlere ulaşıyor. Karşılarında sanki Cihan Sultanı değil; şeyhine teslim olmaya gelmiş bir derviş duruyor. Bütün rütbe ve makamlardan arınmış, el bağlayıp boyun bükmüş içerden gelecek daveti bekliyor. Müridler, bu tablo karşısında diyeceklerini şaşırıyor. Fakat ârif olan anlıyor ve Zağanos Paşa’ya dönüyor:“Gördünmü lâla, kiminin bizim huzuru muzaliyakati yetmezken, bizim gönül padişahının huzuruna liyakatimiz yetmez. Lâyık oluncaya kadar beklemekten başka çaremiz yok.”

İstanbul’un aşılamayan surlarını aşan, çağ kapatıp çağ açan cihan padişahı; gönüller sultanının kapısının önünden azarlanmış bir çocuk gibi geri dönüyor.

Müridler dayanamayıp, hakikatı öğrenmek için destur alıp şeyhinin huzuruna varıyor. Başlarını kaldırıp baktıklarında, şeyhlerinin gözyaşlarının yanaklarından süzüldüğünü görüyor. Müridler yeni bir şaşkınlık daha yaşıyor; hem padişahı dergâha kabul etmeyip, hem de gözyaşı akıtmasına anlam veremiyor.

EbûlVefâ Hazretleri müridlerine durumu şöyle açıklıyor:“Mesuliyetten korktum. Mizacı istikametinde dervişliği meyledip devlet işlerini gözardı eder endişesine kapıldım. Âleme gönül sultanları kadar, cihan sultanları da lâzımdır. Bilmezsiniz, benim ona meylim, onun bana ihtiyacı o derece fazladır ki, bir an birbirimizi görecek olsak; o benden ayrılmak istemeyecek, ben de ondan. İşte bu yüzden onunla görüşmek istemedim.”

AYRILIK MUSALLA TAŞINDA SON BULUYOR

Bu birbirini sevenlerin ayrılığı 3 Mayıs 1481’e kadar devam ediyor. Ve birbirini Allah için seven iki dost bir musalla taşının önünde buluşuyor. Artık onların buluşmalarını engelleyecek bir korku da bulunmuyor. Cihan Sultanı musalla taşında, Şeyh Muslihiddin Ebûl Vefâ Hazretleri sevdiğinin başında sonsuzluk âleminde buluşmak üzere helalleşiyor. Dergâhındaki çile hânesine çekiliyor.

Türbedar ikramını bitiriyor. Ve biraz önce açılan perdeler yavaşça kapanıyor.

[Şeyh EbûlVefâ Hazretleri bazı tasavvufî hususlara sıkı sıkıya riayet ettiğinden yaşadığı dönemin Padişahlarıyla görüşmemiş. Bu yüzden Fatih Sultan Mehmed kendisiyle görüşmek istediğinde reddetmiştir. Daha sonra göreve gelen Sultan 2. Bayezîd ile de görüşmemiştir. Vefatında Sultan Bâyezîd-i Velî cenazesine katılmış, yüzünü görmek için ısrar edince, yüzü açılmıştır. Dolayısıyla Şeyh Ebûl Vefâ Hazretleri’nin yüzünü ancak vefatından sonra görebilmiştir.]

KİM DER Kİ, BU KAPIDA CİHAN SULTANI BEKLEDİ!..

Çilehânenin önünden geçerken, gönüller sultanı Şeyh EbûlVefâ Hazretleri kendini ne kadar da derinden hissettiriyor. Dünyalık ne istese altın tepside sunulmak üzere kapının önünde âmâde duruyor. Fakat bütün şaşaalardan yüz çevirip, önümüzde duran birkaç metrekarelik çile hâneyle yetiniyor.

Şimdiki insanlar ise o kadar açgözlü, o kadar vefâsız, o kadar tamahkârki; doymuyor. Her tarafta lanedilmiş, her taraf köhne, her taraf izbe.Kim der ki, bu kapıda Fatih bekledi. Kim der ki, Şeyh Ebûl Vefâ kapısına gelmiş hünkârı huzura kabul etmedi.

​Cihan_Hükümdarını_Huzura_Kabul_Etmeyen_Şeyh

BU ESERLER NESİLDEN NESİLE AKTARILMALI

Fatih Sultan Mehmed’in beklediği kapının yanındayız. Her şey yıkılmış, hasarlı da olsa o kapı dimdik ayaktaydı. İçeride Gönüller Sultanı, dışarıda Cihan Sultanı’nın beklediği kapının yıpranmışkilit taşı yıllarca“ha düştü, ha düşecek” pozisyonunda kaldı. Mâziden âtiye taşıdığı hatırâları tekrar tekrar anlatmak içindireniyordu ki; vefalı bir el uzanmayınca daha fazla dayanamayıp geçtiğimiz günlerde kilit taşıyla birlikte diğer taşlar da yerle yeksân oldu.

​Cihan_Hükümdarını_Huzura_Kabul_Etmeyen_Şeyh

Bu tür yıkımlara seyirci kalmak en hafif tâbirler tarihimize, kültürümüze, sanatımıza dahası medeniyetimize vefâsızlıktır. Başka ülkelerde olsa bu simge yapı cam fânûs içine alır, hâtırası nesilden nesile aktarılırdı. Fakat vefasızlık iklimine teslim olmuşların vurdumduymazlığı yüzünden medeniyetimizin simgeleri birer birer eksiliyor.

[1785 tarihini taşıyan tecdîd kitabesi medresenin harap haldeki kapısı üzerinde yakın zamana kadar asılıymış. Fakat 2008 yılının Aralık ayında yağan şiddetli bir yağmur sonucu yere düşüp, parçalara ayrılmış. Akabinde Vakıflar tarafından muhafazaya alınmış. Bu manzum kitâbede şu ifadeler yer alıyormuş:

“Hazret-i Şeyh Vefâmürşid-i ashâb-ı safâ,

Hâce-i Fâtih iken ya’ni o zât-ı yektâ,

Sevk idüpfâtih’i bu câmi’ ve bu hânkahı,

Eylemişler o zamân himmet ile tarh u binâ,

Hücreler olmışikensûhte-i ihrâk yine,

Himmet-i şâh Hamîd Hân ile oldıihyâ,

Düşdi dört beytletârîhRefî’â el-Hakk,

Ne güzel medrese hem tekye-i erbâb-ı Vefâ.”

1792 kayıtlarında 16 hücresi olan medrese zaman içinde bakımsızlık ve doğal sebeplerle yıkılmış, Âtıf Efendi Kütüphanesi’nin arka tarafına düşen imâret ise harabeye dönüşmüş.Daha sonraki dönemlerde medrese hücreleri yangın sonucu büyük zarar görmüş, 1870 yılında cami ile medrese tekrar tamir edilmiş. İlerleyen yıllarda külliyeden geriye, medresenin dış beden duvarları giriş kapısı ve kitâbesi, bazı temel bâkiyeleri, caminin bazı temel duvarları, türbe, çilehânesi, hamamın duvar parçaları ile imaretin üç duvarı ve hazire kalmış.

1994’te cami, eski planına uygun olarak tekrar inşa edilmiş, türbe ve çilehâne ise tamir edilmiş. Ancak bu tecdîdde, plana aykırı olarak, mihraptan çilehaneye açılması gereken kapı açılmamış.] Kaynakça: Şeyh Vefâ Külliyesi, Müfid Yüksel

*

ŞEYH EBÛL VEFÂ KİMDİR?

Asıl adı Mustafa bin Ahmed, lakabı Muslihiddîn olan Şeyh Ebûl Vefâ; Konya’da doğup, İstanbul’da yaşadığı semte ismi verilen ilim ve gönül insanı. Adına “MüjdeliKomutan” ve oğlu Sultan Bâyezîd-iVelî tarafından cami/tevhid hâne, medrese, hankah, çiftehamam, imaret, tabhâne, kütüphane, çeşme, hücre(çilehâne)vetürbedenoluşankülliyeyaptırılanGönüllerSultanı.8 Temmuz 1491’de berzaha göçen Ebûl Vefâ,dualar arasında haşrolunacağı günü bekliyor. Şeyh EbûlVefâ Türbesi’nde Şeyh Ebû’lVefâ Hazretleri’nin kız kardeşi, Şeyh Ali Vefâyî Rumî, Şeyh Ebû’lVefâ Hazretleri, Şeyh Davûd-û Vefâyî Rûmî, Şeyh Abdûllatîf Vefâyî Rûmî medfun bulunuyor.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 27 Temmuz 2024
İmsak 04:01
Güneş 05:48
Öğle 13:16
İkindi 17:11
Akşam 20:33
Yatsı 22:12
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 38 102
2. Fenerbahçe 38 99
3. Trabzonspor 38 67
4. Başakşehir 38 61
5. Kasımpasa 38 56
6. Beşiktaş 38 56
7. Sivasspor 38 54
8. Alanyaspor 38 52
9. Rizespor 38 50
10. Antalyaspor 38 49
11. Gaziantep FK 38 44
12. A.Demirspor 38 44
13. Samsunspor 38 43
14. Kayserispor 38 42
15. Hatayspor 38 41
16. Konyaspor 38 41
17. Ankaragücü 38 40
18. Karagümrük 38 40
19. Pendikspor 38 37
20. İstanbulspor 38 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 38 91
2. Arsenal 38 89
3. Liverpool 38 82
4. Aston Villa 38 68
5. Tottenham 38 66
6. Chelsea 38 63
7. Newcastle 38 60
8. M. United 38 60
9. West Ham United 38 52
10. Crystal Palace 38 49
11. Brighton 38 48
12. Bournemouth 38 48
13. Fulham 38 47
14. Wolves 38 46
15. Everton 38 40
16. Brentford 38 39
17. Nottingham Forest 38 32
18. Luton Town 38 26
19. Burnley 38 24
20. Sheffield United 38 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 38 95
2. Barcelona 38 85
3. Girona 38 81
4. Atletico Madrid 38 76
5. Athletic Bilbao 38 68
6. Real Sociedad 38 60
7. Real Betis 38 57
8. Villarreal 38 53
9. Valencia 38 49
10. Deportivo Alaves 38 46
11. Osasuna 38 45
12. Getafe 38 43
13. Celta Vigo 38 41
14. Sevilla 38 41
15. Mallorca 38 40
16. Las Palmas 38 40
17. Rayo Vallecano 38 38
18. Cadiz 38 33
19. Almeria 38 21
20. Granada 38 21
Günün Karikatürü Tümü