Ehli Beyt Sevgisi

ÖZEL HABER 18.11.2020, 00:20 Ramazan Peri
Ehli Beyt Sevgisi

Alevî, "Aliyi seven ve ona mensup olan" demek. Alevîler, Hazreti Aliyi, Allah için seven müslümanların devamı. Bu isim Timur zamanında sahneye çıkmış. Timur, Anadolu savaşlarında, otuz bin esir alır, Erdebil şehrine götürür. Esir müslümanlar, orada, Şeyh Ali isimli bir kimseye mürit olurlar. Şeyhin ricası üzerine, Timur esirleri serbest bırakır. Bunların bir kısmı Anadoluya dönerler. islâmiyeti, pirlerinden öğrendikleri şekliyle yaşamaya başlarlar. Tekkeler açar, "cem"ler düzenlerler. Tarikatlarının esası Hazreti Ali sevgisine dayanır. Bu sebeple "Alevî" namıyla tanınırlar. iran ile münasebetleri devam etmektedir.

Alevîlik bir tarikattır. Bu hakikati, sırası gelince, Alevî pirlerin eserlerinden yaptığımız iktibaslarla da göstereceğiz. Tarikat ise, islâmiyet dahilinde, "kulu Allaha götüren yollar" demektir. Alevîliği islâmî daireden ayırıp, dine muhalif bir felsefe gibi takdim etmenin hakikatla ve insafla bağdaşır tarafı yoktur.

Hazreti Ali Efendimizi, Allah ve Peygamber namına seven Alevîlerin imanı tamdır. Onlar Allaha şüphesiz inanırlar. Hazreti Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın son peygamber olduğunu bilirler. Dinin esası olan Kuranı Kerimin ve hadîsi şeriflerin emirlerine itaat ederler. Hazreti Ali Efendimizi ise mürşit bilir, ondan feyiz almaya çalışırlar. Oniki imamı, Peygamber neslinden geldikleri ve dine hizmet ettikleri için severler.

Temel konularda Sünnî müslümanlardan farkları yoktur. Alevî ve Sünnî kelimeleri daha ziyade tarif için kullanılır. Esasen netice birdir. Çünkü, Sünnî, Peygamber Efendimizin izinde giden demektir. Hazreti Alinin ise, bu izde gittiğinden şüphe yoktur. Alevî kelimesi ise, Aliyi seven demektir. Sünnî müslümanların Hazreti Aliyi sevmediğini kimse iddia edemez. Sünnîler, o zatı sever ve hürmet ederler. Sünnî tarikatların da şahı yine Hazreti Alidir. iki müslüman topluluk arasındaki fark, daha ziyade ayrıntılardadır. Biraz da tarikattaki usul farkından dolayıdır. Bu fark, iki sünnî tarikat arasında da kısmen mevcuttur.

EHLi BEYT SEVGiSi

Alevîlikte Ehli Beyt muhabbetinin mühim bir esas olduğunu biliyoruz. Şu halde kimdir Ehli Beyt? Bu sevginin dinimizdeki hükmü nedir?

Ehli Beyt, Peygamber Efendimizin neslinden gelen müslümanlardır. Dolayısıyla Hazreti Ali Efendimizin de soyundandır bu insanlar. "Her nebînin nesli kendindendir. Benim neslim Alinin neslidir" hadîsini yukarıda da zikretmiştik. Oniki imam Efendilerimiz, bu mübarek neslin en büyükleridir. Her müslüman onları sever ve sayar.

Ehli Beyt muhabbeti her mümine vacib. Çünkü Kuranın emri. Allah Tealâ şöyle emrediyor: "Resulüm sizden peygamberlik vazifesine mukabil ücret istemez. Yalnız Ehli Beytine sevgi ve saygı istiyor."

Peygamber Efendimiz ise, bir hadîsi şerifinde şöyle buyuruyor: "Size verdiği nimetlerden dolayı Allahı sevin. Beni de Allah için sevin. Ehli Beytimi de benim için sevin."

Şüphesiz, her konuda olduğu gibi, Ehli Beyt muhabbetinde de ölçülü olmak gerek. Aksi hâlde, Hazreti isaya dengesiz sevgilerinden dolayı "Allahın oğlu" diyerek sapıtan Hıristiyanlara benzeriz. Sevgimiz, Allah ve Peygamber hesabına olmalı ki, bir kıymet ifade etsin.

Ehli Beyt sevgisi hiçbir müslümanı ibadet vazifesinden kurtarmaz. Aksine daha fazla ibadete sebep olmalıdır. Çünkü, seven sevdiğine benzemek ister. Sevdiğine uymayanın sevgisi ancak bir vehimden ibaret kalır. Namaz ve benzeri emirler, Peygamberimize ve Hazreti Aliye bile farzken, onlara tâbi olan müslümanlara nasıl farz olmaz!

ibadet konusunda dinimizin emri gayet açık. Allah Tealâ, Zâriyât sûresinde, "Ben, insanları ve cinleri yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım" buyuruyor. Nisa sûresinde ise, "Namazı dosdoğru kılın, muhakkak namaz, müminlere belirli zamanlarda yapılması gereken bir farzdır." Şu âyet de Ankebut Sûresinden: "Namaz kıl, zira namaz her türlü kötülükten korur."

Peygamber Efendimiz, sahabelerine sorar:

"Söyleyin bana, kapısı önünden bir nehir geçip de, günde beş defa o nehirde yıkanan kişinin üstünde kir kalır mı?"

"Hayır, asla kalmaz," dediler.

O zaman şöyle buyurdu: "işte namazın misali budur. Allah, bu beş vakit namaz sebebiyle bütün günahları siler, yok eder."

MESELELER

Alevîler adına konuşan münafıkların bazı iddiaları var. En ehemmiyetlilerini buraya alıyoruz.

ilki, Sünnî müslümanların, Yezidin zulmüne taraftar olduğu yalanı. Oysa Sünnîler, Ehli Beyte kötülük eden idarecileri asla sevmezler. Kerbelâ faciası ve benzeri olayları göz yaşlarıyla hatırlarlar. Yezid ve Velid gibi adamlar gaddar, zalim ve facirdirler. Halis bir müslüman onlara nasıl taraftar olur!

ikinci iddia, "Ali tanrıdır" safsatası. Oysa Hazreti Ali de herkes gibi bir insandır. Ancak muhterem bir sahabedir. Bütün varlıklar gibi o da yaratılmıştır. Yaratılan nasıl yaratıcı olur? Allah ise yarattıklarına hiç benzemez. ihlas sûresinde de beyan edildiği üzere, O birdir, tekdir, eşi ve benzeri yoktur. Hiçbir şeye muhtaç değildir, ama her şey Ona muhtaçtır. Doğmamış ve doğurmamıştır. Misli, dengi, şeriki olmayan Allahtır O. Hazreti Ali Efendimiz ise, ana babasının evlâdı, çocuklarının babasıdır. Hayat için lüzumlu her şeye muhtaçtır. Her insan gibi doğmuş, büyümüş, yemiş, içmiş, ibadet etmiş ve eceli gelince de şehit edilmiştir.

Bir başka iddia da, "Ali peygamberdir" yalanı. Halbuki Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi vesellem, nebîlerin sonuncusudur. Artık ondan sonra peygamber gelmeyeceği âyetle sabittir. Ahzâb sûresinde şöyle buyuruluyor: "Muhammed sizden hiçbirinizin babası değil, lâkin Allahın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur.”

Münafıkların bir yalanı daha: "Ali ölmedi. Ölen şeytandı. O, göğe çekildi." Oysa Hazreti Ali, sahabelerin gözü önünde şehit edildi ve kabrine defnedildi. Katil ibni Mülcem ise, kısas yoluyla öldürüldü. Bu sözün saçmalığı ortada. Ölen şeytan idiyse, katil niçin öldürüldü? Şeytanı öldürenin mükâfatlandırılması gerekmez miydi? Hazreti Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz bunu nasıl anlayamadılar? Bütün sahabelerin göremediğini bir münafık nasıl gördü? iddiayı çürütücü sualleri çoğaltmak mümkün.

Münafıkların bir fitnesi de, "Kuranın değiştirildiği" yalanı. Bu sözün yersizliğini Alevî müslümanlar gayet iyi bilirler. Çünkü Allah, "Kuranı biz indirdik, koruyacak olan da biziz" buyuruyor

Kuran, Allah kelâmıdır. Cebrail aleyhisselâm vasıtasıyla Peygamber Efendimize âyet âyet nazil olmuştur. inen âyetler hemen yazılmıştır. Kâtiplerden biri de Hazreti Alidir.

Yüzlerce sahabe tarafından da ezberlenmiştir. Peygamber Efendimiz, hayatı boyunca Kuran okumuş, hafızları dinlemiş, yazılanları kontrol etmiştir. Aslının aynen korunması için büyük bir titizlik göstermiştir.

Hazreti Ebubekir zamanında ise, yazılanlar bir araya toplanmış, "mushaf" hâline getirilmiştir. Hazreti Ali ve diğer bütün sahabeler bu mushafı kabul etmiştir. Bu konuda hiçbir tereddüt yoktur.

Hazreti Osman zamanında ise, o mushaf yine sahabelerin nazarı altında çoğaltılıp, valilere gönderilmiştir. Bu mushafların bazıları müzelerde hâlâ muhafaza edilmektedir ki, isteyen görebilir.

Kuranın tahrif edildiği iddiası, başta Hazreti Ali Efendimiz olmak üzere, bütün sahabeleri itham etmek demektir. Kuranı eksiltmenin veya artırmanın "küfür" olduğunu bilen sahabeler, böyle bir cinayete nasıl teşübbüs ederler? Öyle olsa, diğer sahabeler buna göz yumarlar mıydı?

Onlar ki, "Benim sahabelerim yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız kurtuluşa erersiniz," hadîsine mâsadak olmuş insanlardır. Bugün, dünyadaki bütün Kuranı Kerimler birbirinin aynıdır.

Esasen bu iddiayı tekrar edip duranlar, islâma doğrudan doğruya saldıramayan "çağdaş münafıklar"dır. Niyetlerini anlamak için ârif olmaya gerek yok!

Alevî müslümanlar adına söylenen yalanların en garibi herhalde şu: "Ali, kendini sevenlerin namazını kıldı." Şüphesiz, bu yalanın maksadı bazı safdil müslümanları namazdan uzaklaştırmak. Aklı başında bir müslüman, bu sözü duyunca sadece güler geçer. Bilir ki, Hazreti Alinin ömrü sınırlıdır. Milyonlarca kişinin namazını kılmasına imkan var mı?

Kaldı ki, birinin namaz kılmasıyla, başkası vazifeden kurtulamaz. Bakara sûresindeki "Herkesin kazandığı hayrın sevabı kendinedir ve yaptığı fenalığın zararı da yine onadır," âyeti bu hakikatı açıkça gösteriyor.

Hadîsin ifadesiyle "dinin direği" olan namaz, bu gülünç iddialar yüzünden nasıl terkedilir? Tembellik sebebiyle ibadeti terketmek ise bütün bütün başka bir mesele.

PiRLERiN DiLiNDEN

Alevî müslümanlar, rehber din adamlarına "pir" derler. Vazifeleri, müminleri kemâle erdirmek ve terbiye etmektir. Nasihat için kullandıkları en mühim vasıtalardan biri, şiirdir. Bu sebeple, hemen hemen bütün pirler, aynı zamanda birer kuvvetli şairdirler. Pir Sultan Abdal, Kul Himmet ve Kul Hüseyin bu pirlerin en ünlüleridir.

Buraya aldığımız şiir parçaları, Alevî din adamlarının, islâmiyeti nasıl anladığını ve nasıl anlattığını göstermesi bakımından son derece manalıdır. Kaynak olarak Cahit Öztellinin derlediği ve Özgür Yayınevinin neşrettiği "Pir Sultan Abdal" ve "Pir Sultanın Dostları" isimli kitapları esas aldık.

Önce Alevîliğin ne olduğunu dinleyelim. işte Pir Sultanın mısraları:

"Muhammed dinidir bizim dinimiz

Cibrili Emindir hem rehberimiz

Tarikat altından geçer yolumuz

Biz müminiz, mürşidimiz Alidir."

Başka bir şiirinde şöyle der:

"Şeriat yolunu Muhammed açtı

Tarikat menzilini Ali seçti."

Bilindiği üzere şeriat, "din” demektir. islâmın emir ve yasaklarından ibarettir. Cibrili Emin ise, Kuranı Kerimi getiren Cebrail isimli melektir. Tarikatin ne olduğunu daha önce açıklamıştık.

Kul Himmet de aynı konulara temas eder:

"Şefaatçim Muhammed Mustafadır

imamımız Ali aynı vefadır."

Şair, Peygamber Efendimize bağlılığını şu mısralarında gayet veciz bir şekilde ifade eder:

"Miraçtaki Muhammed

O benim padişahımdır."

Alevî müslümanlar tarafından çok sevilen Kul Hüseyin ise şöyle der:

"Evvel kapı şeriattır girerler

Tarikatta gonca güller dererler."

Alevî rehberlerin "iman" konusundaki fikirleri gayet nettir. Bunu Pir Sultan şu kıtasıyla dile getirir:

"Muhammed dünyaya geldi

Kalbimiz nur ile doldu

imam Cafer hocam oldu

Okurum Kurandan beri."

imam Cafer Hazretleri Oniki imamın en büyüklerinden olup, ilim ve takvasıyla meşhur bir zattır.

Kul Himmet ise, muhabbeti tarif ederken şu mısralarla coşar:

"Muhabbettir Lâilâhe illallah

Muhabbettir Muhammed Resulullah

Muhabbettir Ali Şah Veliyullah

Üç isim manada birdir, muhabbet."

Bu şiirde Hazreti Ali sevgisinin Allah ve Peygamber sevgisine vasıta olduğu açıkça bellidir. Pir Sultan, muhabbet konusunda daha da veciz konuşur.

"Muhabbet nedir: Muhammed"

"Rehber Muhammeddir, mürşit Alidir"

"Aşk ile yürüdük sen pir'e geldik

Muhammed cemâlin seyrana geldik."

Kul Hüseyin, kabir sualinden bahsederken hakikati konuşur:

"Azrail gelince çekilir zahmet

Kabire varınca kopar kıyamet

Rabbim Allah deyip, nebim Muhammed

Ol makamda söz budur cevap budur."

Kul Hüseyin, bir alev dili gibi insanın içini yakan bir şiirinde Peygamber Efendimize şu sözlerle yalvarır:

"Sabahın seherinde yârin yolun gözlerim

Al elim ya Muhammed divanda ağlatma bizi

Hem kalbimde şehadetsin hem dilimde ezberim

Al elim ya Muhammed divanda ağlatma bizi."

Pir Sultan melâike, kabir suali, sırat ve ahiret hakkında şöyle der:

"iki melek gelir sual sorarlar

Dökerler hurcunu cevher ararlar

Bir kılın üstüne köprü kurarlar

Geçemezsin Hakka kul olmayınca."

Bütün Alevî şairler gibi, bu üç büyük şair de ibadetten sık sık söz ederler. Pir Sultan şu şiirinde namazı tavsiye eder:

"Ay Alidir, gün Muhammed

Kılasın farz ile sünnet

Yedi tamu sekiz cennet

Bülbül oynar gül içinde."

Burada, güneş Peygamberimize, ay ise Aliye benzetilmekle, feyiz kaynağının Hazreti Muhammed aleyhissalâtü vesselâm olduğu anlatılmaktadır. Şiirde geçen "tamu" kelimesi cehennem demektir. Şair, başka bir şiirinde de şöyle der:

"Hani bizden evvel gelen

Beş vaktini tamam kılan

On parmağı pınar olan

El Muhammed, Alinindir."

Pir Sultan, şu mısralarında kendi nefsine hitap ederken, başkalarına ders verir:

"Pir Sultan Abdalım ölürüm deme

Kıl beş vakit namaz kazaya koma

Sakın bu dünyada kalırım deme

Tenim teneşirde özüm sağdadır."

Kul Hüseyin de ibadet konusuna ağırlık verir:

"Müminin selâmını almalı

Tarikatta tasdik olup durmalı

Üç sünneti yedi farzı kılmalı

Kırk Makamda dört duvarın babı odur."

"Üç" sünnet ve "yedi" farzın, "yirmi üç" rekat sünnet ve "on yedi" rekat farz olmak üzere toplam kırk rekat günlük namaz olduğu açıktır. Üç rekatlık vitir namazı bazı mezheplere göre sünnet kabul edilmekte olup, burada da sünnetlere dahil edilmiştir. Kul Himmet ise,

"Namazı sorarsan ağız tadıdır

Şeriatın edebidir ududur."

dedikten sonra, bu mühim ibadeti tarif de eder:

"Dinleyip öğüdün almayan kişi

Dinin tarikatin bilmeyen kişi

Dört mezhep nedendir görmeyen kişi

Harap olur, nice kuldur, efendi.

Sabah dört, öğlen on, bana beyandır

ikindi sekiz, gerisi nihandır

Akşam beş, yatsı on üç, bil ayandır

Bunları öğrendik, bildik efendi.

Bir günün farzını on yedi buldum

Sünneti yirmi üç, vitiri kıldım

Sualine cevap vermeye geldim

Var sen de kaçanı üttür efendi."

Buraya kadar yaptığımız iktibaslardan da anlaşılacağı üzere, Alevî pirler, temel konularda Sünnîlerle hemfikirdirler. Allah, ahiret, melâike, ibadet ve benzeri meselelerdeki tavırları hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak kadar nettir.

Bu vesileyle bir noktayı daha aydınlatmakta fayda var. Malum kimseler, Pir Sultan Abdalı daima siyasî cephesiyle nazara vermek arzusundadırlar. Oysa o, katılmak zorunda kaldığı kargaşadan dolayı üzüntü içindedir. Çünkü, birbiriyle mücadele edenler iki müslüman topluluktur. Pişmanlık ve üzüntüsünü şu mısralarıyla dile getirir:

"Atlarımız yemin yedi silindi

iki kardeş karşı karşı salındı

Ciğerciğim delik delik delindi

Sal Allahım sal sılaya gideyim."

KRALDAN FAZLA KRALCILAR

İhtilaftan medet umanlar var. Memleket tarlasına nifak tohumları ekiliyor. Koyun postuna bürünen kurtlara dikkat etmek şart oldu. "Muhakkak inananlar kardeştirler," âyetinin hükmüne her zamankinden daha ziyade muhtacız.

Vehimlerini Alevîlik diye piyasaya sürenlerin sayısı günden güne artıyor. Bazı gazete ve dergi yazıları tahriklerle dolu. Her fırsatta islâmiyet aleyhine yazılar neşreden bu tür yayın organlarının, Alevîlik söz konusu olunca "kraldan fazla kralcı" görünmeleri tuhaf değil mi?

Bu yazıyı hazırladığım günlerde incelemek fırsatını bulduğum bir derginin tavrı oldukça düşündürücüydü. Dönüp dolaşıp aynı nokta'ya geliyordu: Alevîliği dine muhalif göstermek! Makaledeki iddialarla uzaktan yakından hiçbir alâkası olmayan Alevî müslümanlar adına ne terler dökülmüş!

Malum derginin aynı sayısında bir Alevî milletvekiliyle de mülâkat yapılmış. Sayın milletvekilinin cevapları içime su serpti. Güzel ve doğru sözler söylemiş. Alevîliğin ne olduğunu ve ne olmadığını bir nebze de olsa anlatmak fırsatını bulmuş.

Dergi muhabirinin, "Siz Alevîler cami yapımına karşıymışsınız," diye özetlenebilecek sorusuna şu cevabı veriyor:

Bizim mezhebimizin özü, Hazreti Alinin de, onun devamı olan Ehli Beytin ve sonraki takipçilerinin de baş koyup şehit oldukları cami olayıdır, ibadet olayıdır.

"Bizim Ehli Beyt dediğimiz, başta Hazreti Ali Efendimiz ve diğerleri Kuran ahkâmı için, sünnetleri için öldürülüp, zehirlenip şehit edilmediler mi? O halde biz niye camiye karşı olalım? Biz camiye karşı değiliz ki. Ben diyorum ki, köylere de bu camilerden, yani mezhebe ait olanların geleceği camilerden yapılsın ve imamları, vaazcıları da buna göre olsun.

"Din bir ihtiyaçtır, bunun aksini kimse iddia edemez. Ama farklılıklar olabilir. Benim, Çorumda bir uygulamam var, Çorumda Milönünde bir cami yaptık, Ehli Beyt Camii. Şu anda ibadete açıldı. Bayramda da ilk vaazı ben verdim. Biz burada, bu mezhebin inancı doğrultusunda ibadet yapıyoruz ve şu anda vaaz da veriliyor.

"Cem ve kültür evleri uygulaması ise, Dernekler kanunu ışığında zaten yapılabilir, bunun önlenebileceğini sanmıyorum."

Sayın Milletvekili, Diyanetin ilgisizliğinden de şikayetci, Diyanete Alevîlerden temsilciler alınmasını istiyor. Bize göre de devletin, bilhassa Diyanetin bu hassas konuya ciddiyetle eğilmesinin zamanı gelmiştir. Tarihî ihmaller devam etmemeli. Alevîler de müslümandır ve bu ülkenin vatandaşlarıdır. istismarlara fırsat verilmeksizin bu konu ele alınmalıdır.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 02 Mayıs 2024
İmsak 04:14
Güneş 05:54
Öğle 13:06
İkindi 16:57
Akşam 20:09
Yatsı 21:41
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14
Günün Karikatürü Tümü