01.03.2016, 23:09

Müritliğin Esası -2

Bu yazımızda; tasavvufa yönelen ve bir mürşid i kamile intisab eden sadık bir müridin kendisinde bulunması gereken hasletlerden SÜKÛT u Ebû Tâlib el-Mekkî’nin “Kûtü-l Kulûb” adlı eserinden özetlemeye devam edeceğiz.

Bir hadiste Allah Resulü'nün (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kalbi istikamet buluncaya kadar kul salah bulmaz. Kalbi ise, dili istikamet bulmadıkça istikamet bulmaz"[1]İbni Mesud (ra) şöyle demiştir: Hiçbir şey, dil kadar uzun hapsi gerektirmez. Seleften biri ise şöyle demiştir: Vera'ı inceledim ve onun dildeki kadar az olduğu başka bir şey görmedim.

Bir alim de şunu söylemiştir: Bir kulun dili istikamet bulduğunda diğer amellerini de sağlam görürüm. Dilinde yanılma olan kulun ise diğer amellerinde daima fesad görürüm. Hikmet ehlinden biri de şöyle demiştir: Akıl çoğaldığında, söz azalır. Akıl azaldığında ise söz çoğalır

Zünnun-i Mısri (ra) şöyle derdi: Korku, kaygılandırır, haya ise susturur. Ariflerden biri ise şunu ifade etmiştir: İlim, iki kısma ayrılmıştır: Yarısı sükuttur, diğer yarısı ise nerede sükut edeceğini bilmektir. Dahhak b. Müzahim şöyle derdi: Benim yetiştiğim alimler, sükut ve vera'ı öğrenirlerdi. Bugünkiler ise Kelam öğreniyorlar. Hasan el-Basri (ra) Enes b. Malik'ten (ra) Allah Resulü'nün (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dört şey vardır ki övgüyle karşılanır. Sükut ki, ibadetin başıdır. Tevazu, Allah'ı zikir ve eşyanın azlığı".

Hammad b. Zeyd derki: Bir gün Eyyub'a şöyle dedim: Bugünün ilmi mi fazladır, yoksa geçmiş zamanın mı? Dedi ki: Ey oğulcuğum, bugün Kelam daha fazladır. Geçmişte ise ilim daha fazlaydı.

Denildi ki: Selef-i Salih, alimin ilmini anlatmasından olduğu gibi sükutundan da istifade ederlerdi. Başka bir yerde ise şöyle denilmiştir: Alimin sükutundan istifade edemeyen kimse, onun sözünden de istifade edemez. Bir alime şöyle sorulmuştu: Falan mı daha alimdir, yoksa şu mu? Dedi ki: Falan daha alimdir. O ise, Kelam bakımından ileridir. Soruya muhatap olan zat, böyle bir cevap vererek ilim ile Kelamı tefrik etmiştir.

Horasan alimlerinden birine ölüm döşeğindeyken şu soruldu: Senin vefatından sonra meclisine oturacağımız bir alim göster. O da, falanca' diyerek sükutu ile tanınan, ibadet ehlinden fakat ilim bakımından meşhur olmayan birini tavsiye etti. O zaman şöyle dediler: Onda, bizim sorduklarımıza cevap verebilecek kadar ilim yoktur. Bunun üzerine alimin cevabı şöyle oldu: Bunu biliyorum. Ama onda öyle bir vera' vardır ki, bilmediği hakkında asla konuşmaz.

Ameş şöyle derdi: Sözde öyle sözler vardır ki cevabı sükuttur. Seleften bir zat şöyle demiştir: Sükut, alimin süsü, cahilin ise örtüsüdür. Başka biri ise şöyle demiştir: Sükut, alimin cevabıdır. Bir hadiste de şu rivayet edilmiştir: "Sükut, alimin süsü, cahilin lekesidir". Bir alim de şöyle demiştir: Hiçbir şey şeytana halîm ve alim biri kadar zor gelmez. Çünkü o, konuştuğu zaman ilim ile konuşur, sustuğunda da hilim ile susar. Şeytan da şöyle der: Şuna bakın, onun sükutu bana konuşmasından daha ağır geliyor.

Selef den bir zat şöyle dedi: Kelamı öğrendiğin gibi, sükutu da öğren. Çünkü kelam sana hidayeti gösterdiği gibi sükut da seni korur. Sükutta senin için iki haslet vardır: Onun sayesinde senden daha cahil olanın cehaletini savar, ilimce senden daha üstün olanın ilmini öğrenebilirsin. Bir alim de şöyle demiştir: 'Bilmiyorum' demeyi öğren, 'Biliyorum demeyi öğrenme. Çünkü 'Bilmiyorum' dediğinde sana bilmeni sağlayıncaya kadar öğretirler. 'Biliyorum' dediğinde ise, bilmediğini görünceye dek sana sorular sorarlar. Bir alim de şöyle demiştir: Alim, 'Bilmiyorum' kelimesinde hata ettiği zaman, helak noktaları ona isabet eder. İsa'dan (as) rivayet edildi ki: "Hayrın tamamı şu üç şeydedir: "Sükut, konuşma ve bakış. Sükutu, tefekkür için olmayan hatadadır. Konuşması, zikir olmayan kişi, boş iştedir. Bakışı, ibret için olmayan kişi de, eğlencededir".

İbni Abbas'ın (ra) Mücahid'e yaptığı vasiyette şöyle bir ifade yeralır: "Seni ilgilendirmeyen bir hususta konuşma. Bu, senin için en sağlıklısıdır. Aksi halde hataya düşmemenden emin olamam. Seni ilgilendiren mevzuda ise, ancak yeri geldiğinde konuş. Kendisini ilgilendiren bir mevzuda konuşan nice konuşmacı vardır ki, sözü yerinde söylemediği için günaha girmiştir". Ulemadan biri de şöyle demiştir: Kişinin vera'ı, onun konuşmasında ortaya çıkar. Başka bir sözde ise şöyle denmiştir: Sözü çok olanın hatası da çok olur. Hatası çok olanınsa kalbi ölür." Denilir ki: "Söz azaldığı zaman, doğrular artar."

Seleften bir cemaatten şu söz nakledilmiştir: Selametin onda dokuzu, sükuttadır. Denilir ki: Gereksiz yere, mizah için veya eğlence için söylenen her kelime için kul beş noktada durdurulur ve kınanıp sözü ikrar ettirilerek kendisine şu sorular sorulur: Falan sözü niçin söyledin? Seni ilgilendirir miydi? İkinci soru, Onu söylediğinde sana bir faydası oldu mu? sorusudur. Üçüncüsü, Eğer onu söylemeseydin sana bir zarar gelir miydi? olacaktır. Dördüncü soru, Sussaydın da selamete erseydin olmaz mıydı? sorusu olacaktır. Beşinci ise şu olacaktır: Keşke onun yerine Sübhanallah ve Elhamdülillah deseydin de sevabını kazansaydın olacaktır.

Hasan el-Basri (ra) şöyle demiştir: Müminin dili, kalbinin arkasındadır. Konuşmak istediği zaman tefekkür eder. Konuşmak, eğer lehinde ise konuşur. Aksi halde dilini tutar. Münafığın kalbi ise, dilinin ucundadır. Yani o, kalbine doğan her şeyi söyler. Konuşmadan önce hiç duraksamaz ve düşünüp taşınmaz.

Bir hadiste de Allah Rasulü'nün (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Alimin afeti, konuşmanın kendisine sükuttan daha hoş gelmesidir".

Konuşmada süsleme ve fazlalık varken, sükutta selamet ve kazanç vardır. Allah Rasulü'nün (sav) bir vaazında ise şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir: "Ne mutlu o kimseye ki, kendi ayıbıyla uğraşması, başkalarının ayıplarını aramasını engeller, malının fazlasını infak eder ve sözünün fazlasını da tutar".

Halvete gelince, Halvet; kalbin halktan hali olması, bütün himmet ve gayretin Hâlık'ın emrine yöneltilmesidir. Halvet, müridin sebat üzerindeki kararlılığını güçlendirir. Çünkü insanlarla içiçe olmak, kulun sebatını zayıflatıp himmet ve gayretini dağıtarak niyetini zayıflatır. Halvet, kulun dünyevi hazlar üzerindeki nefsani arzularını azaltır. Halvette olan kul, bunlara çok daha az şahit olur. Şunu unutmamak gerekir ki gözler, kalbin kapısı gibidir. Kalbin afetleri de, gözler yoluyla girer. Kalbin şehvet ve lezzetleri de, gözlerde bulunur.

Ulemadan bir zat şöyle demiştir: Bakışları artan kimsenin pişmanlıkları da uzar. Halvet, ahiret fikirlerini çekerek, yakinen gördükleri sayesinde kalbin ahirete olan ilgisini arttırır. O, kulların hatıralarını unutturup kalbin daima Ma'bud'u zikretmesini temin eder. Halvet, sıhhat alametlerinin en büyüğüdür.

Allah Resulü'nün (sav) bir hadisinde de bu yönde bir ifade vardır: "Allah'tan afiyet dileyin. Kula, yakîni imandan sonra yapılan en büyük lütuf, afiyettir"[2] Başka bir hadiste ise "Uzlete çekilmek, afiyettir" buyrulmuştur. Bu hadislere göre uzlete çekilmek, mendub görülen ve her halükârda yakîni imandan sonra gelen faziletli ameller arasında yer alır. Müridin bu yolda sadık olması için, halvette bulduğu lezzet ve tadı kalabalıkta bulamaması gerekir. Gizlilikte bulduğu dinçlik ve kuvveti, açıklıkta bulmaması gerekir. Onun yalnızlıktaki aşinalığı, halvetteki rahatı ve gizlilikteki amellerinin güzelliği, aleni yapılanlara denk olmamalıdır.

Ebu Muhammed (ra) şöyle derdi: Hayrın tamamı, şu dört haslette toplanmıştır. Abdal'ı abdal yapan da bunlardır: Karınları boşaltmak, sükut, halktan uzlete çekilmek ve gece uykusuz kalmak. Abdülaziz'den Sehl'in (ra) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Velinin insanlara karışması bir züldür. Tek başına kalması ise izzettir. Allah dostu velileri pek ender olarak halk içinde gördüm.

Bir sonraki yazımızda inşallah konumuza devam edeceğiz.Selam ve dua ile

-----------------------------------------------------------------------------------------------------

[1] İbni Hanbel, III/198

[2] Buharî, Cihad/112, 156 Temenni/S; Müslim, Cihad/20; Ebu Davûd, Cihad/89; Tirmizî, Da'avat/84, 101, 128; İbni Mâce, Dua/5; Dârimî, Siyer/6; İbni Hanbel, 1/4, 11

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 02 Mayıs 2024
İmsak 04:14
Güneş 05:54
Öğle 13:06
İkindi 16:57
Akşam 20:09
Yatsı 21:41
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14
Günün Karikatürü Tümü