02.08.2017, 16:12

Sünnetin Vakarı İçin Büyük Bir Kişiye İhtiyaç Duyulması

Bunun için beyin ve zekâ yetenekleri yüksek, akıl­cılığın inceliğini sadece bilmekle değil, o güne kadar akılcılığı kimseye bırakmayıp tekeline alan Mutezi-le'den akıl ve mantık gücü çok daha üstün olan birine ihtiyaç vardı.

Bu kimsenin üstün kişiliği ve müctehid kafa yapısı önünde o devrin akılcılık ve felsefe öncüleri, henüz yeni öğrenmeye başlayan talebe durumuna düşmeliydi ve öyle aşağı ve adi görülmeliydi ki, sanki dev gibi bir in­sanın Önünde cüce bir insan veya tıfıl bir çocuk gibi durmalıydı. İslâm'ın böyle bir sünnet imamına süratle ihtiyacı vardı. Ve Ebu'l-Hasan Eş'arî'nin kişilinde işte bu ihtiyacını elde etti. [1]

İmam Ebu'l-Hasan Eş'arî

Adı, Ebu'l Hasan Ali, babasının adı İsmail'dir. Meş­hur sahâbilerden Hz. Ebu Musa el-Eş'arî'nin evladındandı. H. 250 yılında Basra'da doğdu. Babası İsmail'in ölümünden sonra annesi, Ebu Ali el-Cübbâî ile evlen­mişti. Bu zat ise Mutezile mezhebinin lideri ve bu mezhepten olanların imamı idi. Şeyh Ebu'l Hasan onun el­lerinde yetişti ve en kısa zamanda onun güvenini sağ­layıp sağ kolu haline geldi.

Ebu'l Hasan el-Cübbâî iyi bir öğretmen ve iyi bir ki­tap yazan idi. Tartışma konusunda fazla gücü yoktu. Ebu'l Hasan Eş'arî ise başlangıçtan beri iyi bir hatip ve hazırcevap biri idi. Ebu Ali, tartışmalarda daima onu ileri sürerdi. En kısa zamanda toplantılarda başta du­ran, tartışmalarda önde tutulan biri oldu.

Bütün dış görünüş ve tahminler, hocasının yerine geçeceğini ve itizal mezhebini himaye edip yaymakta belki ondan da ileri gideceğini gösteriyordu. Fakat tak­dir ve düzenlemesi enteresan olan Allah Teâlâ sünne­tin korunup üstün gelmesi için, o güne kadar bütün ömrünü itizal mezhebini doğru göstermeye ve onu ko­rumaya çalışan ve kendisine mezhebin başkanlık ma­kamı hazır olan bu kişiyi seçti.

Şeyh Ebu'l Hasan Eş'arî'nin içinde itizal mezhebin­den bir soğuma, ona karşı bir tepki doğdu. Mutezilenin tevillerinden (dolaylı yorumlarından), mukayese tarz­larından nefret etmeye başladı. Bütün bunların zekâ oyunları olduğunu, kendi mezhebinin inadı olduğunu, gerçeğin bir başka olduğunu ve gerçeğin de sahabe-i kiram ve selef âlimlerinin mehzebi (anlayışı) olduğunu, en sonunda aklın bu kapı önünde baş eğeceğini anladı.

Kırk sene boyunca Mutezile'den olanların mezhebi­ni, inancını himaye edip ispatlamaya uğraştıktan son­ra gönlü bundan tamamen soğudu, kafasında ona karşı isyan doğdu. On beş gün evinden hiç çıkmadı. On altıncı gün çıkıp doğru büyük camiye gitti. Cuma günüydü. Cami-i Kebir dopdolu idi. Minbere çıkarak yüksek sesle şöyle konuştu:

"Beni bilen bilir. Bilmeyenlere söylüyorum. Onlar bilsinler ki, ben Ebu'l Hasan el-Eş'arî'yim. Ben itizal mezhebindendim. Falan, falan akideleri kabul ederdim. Şimdi ise tövbe ediyor, eski düşüncelerimden vaz­geçiyorum. Bugünden itibaren işim; Mutezileyi reddet­mek, onun hatalarını, zayıf noktalarını ve yanlışlıkları­nı göstermek olacaktır."

O günden itibaren hayatının en son gününe kadar bütün zekâsını, ilmî tecrübelerini, güzel konuşma kabi­liyetini, yazma gücünü itizal mezhebini reddetmeye, selef ve ehl-i sünnet mezhebinin görüş ve inançlarını desteklemeye harcadı. Düne kadar Mutezilenin sözcü­sü ve onların en büyük avukatı olan kimse, bugün ehl-i sünnetin sözcüsü ve onun en büyük hamisi olmuştu. [2]

Eş'arî'nin İslâm'ı Yayma Aşkı ve Hakkı Müdafaası

İmam Eş'arî bu görevi, Allah'a yakın olmayı, onun rızasını kazanmayı istediği, bunu davet ve cihad kabul ettiği için yapıyordu. Bizzat itizal mezhebinde olanla­rın toplantılarına giderek, onların ileri gelenleri ile buluşarak, onları ikna etmeye ve doğruyu, hakkı anlatıp kabul ettirmeye çalışıyordu.

Biri ona: "Bid'at ehli ile niye görüşüyorsunuz, ne­den bizzat siz onların ayağına gidiyorsunuz? Hâlbuki onlarla ilişki kesmeyi bildiren hüküm vardır" deyince, şöyle cevap verdi: "Ne yapayım, onlar çok büyük ma­kam ve mevkilerdeler. Onların kimi şehrin valisi, kimi baş hâkimi (kadısı) dır. Onlar mevkilerinden, debdebe­lerinden dolayı benim yanıma gelemiyorlar. Ben de on­ların yanına gitmezsem hak ve gerçek nasıl belli ola­cak? Ehl-i sünnetin de bir destekçisi, delillerle onun doğruluğunu ispat eden bir yardımcısı olduğunu nasıl anlayacaklar?" [3]      

            Aynısını, ondan yaklaşık üç yüz yıl sonra, yine büyük bir fikri, ilmi, içtimaı ve siyasi krize duçar olan, her tarafı terör örgütleriyle tehdit edilen İslam dünyasını eserleriyle fikir birliğine, gönül birliğine kavuşturan Şeyhu'l İslam imam Gazali yaptı. Tüm Yunan ve Maşrık felsefesini didik didik ederek okudu. İmam Gazali, eserlerinde felsefenin hepsine karşı olmadığını,  zamanlar felsefenin dalları olan tıbbın, matematiğin, astronomi (ilm-i heyet) 'nin insanlara faydalı olduğunu ifade eder. Bazıları onu yanlış yorumlayıp bu konularda ona haksızlık ediyor ve eleştiriyor. Hatta kelamı eserleri yüzlerce yıl önce Latince ‘ye tercüme edilmiştir büyük imamın. Batı onu aynı zamanda bir filozof olarak tanıyor. Hatta metodolojik şüphesiyle Fransız Rene Deskartes ve Hume gibi filozoflara ilham kaynağı olmuş ve onları etkilemiştir. Mucedditler hep aynı metotla hak yola hizmet etmiş, kaostan düzene geçilmesini sağlamış, toplumsal huzur, barış ve birliğin temellerini eserleriyle atmışlardır. Hakeza Allame Bediuzzaman, İmam Rabbani, Vahhabilerin bile hadiste Emiru’l mu’minin olarak kabul ettikleri büyük muhaddis, Şafii alimi ibn Hacer Askalani, Mevlana Halid  Zulcenaheyn  büyük  çaba  ve  gayretlerle  ümmete  büyük   hizmetlerde  Bulunmuşlardır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:

"Şüphesiz ki, Allah her yüzyılın başında bu ümmete dinî işlerini yenileyecek bir müceddid gönderecektir."(4).  

            Tüm bunları göz önüne alarak günümüzde de var olan derin ontolojik,  ilmi, fikri, siyasi buhrandan, girdaptan çıkışı, ümmetin siyasal parçalanmışlığına çare ve ittihadı ancak benzer metotlarla sağlanabilir. Kitap ve Sünnet genelde ortak kabul gören iki ana kaynaktır ve alem-ı İslam’ın yüzde doksanına yakını halen ehl-ı sünnettir, Sofi tarikatlar ve medreseleri tahribata rağmen halen yaygındır. Ama kendilerini bir ıslahattan, bir teceddüdden geçirmeleri de elzemdir. Muhaliflerin kitaplarını okuyup asrın gerektirdiği metotlarla saldırılara karşı savunmalarını yapmaları, karşıt görüşleri delilleriyle çürütmeleri elzemdir. Her kafadan bir sesin çıktığı, her bir grubunun diğerine muşrik, kâfir dediği Vahhabilik, mezhepsizlik yaşanan şiddetin, bölünmüşlüğün ve derin kaosun en büyük amillerinden biri olduğu müşahede edilmektedir. Hemşehrim Merhum  Prof. Dr. Said  Ramazan El-Buti  ,Vahhabilere  reddiye  olarak  yazdığı  kitaplarından  birinin  adını  şöyle  koymuştu : (El - La  Mezhebiyye  Ahtar  Bid'a  Tuheddid  Eş-Şeria El  İslamiye , Mezhepsizdik  İslam Şeriatını  Tehdit  Eden  En  Büyük  Bidattir).Bir  komploya  kurban  giden , kısaca  zikrettiğimiz  derin  kriz  ve  kaosun yansımalarından  sadece  biri  olan Suriye  iç savaşında  hayatını kaybeden merhumu  rahmetle  anıyorum. O, Vah abileri / Selefileri böyle nitelemekte Haklıydı. Çünkü Vahhabiliğin içinde sürekli birini tekfir var, kendilerinden olmayan her kesime müşrik putperest deme ısrarı var. Yani bir istikrar ve nizam yoktur yapılarında. Kitap ve Sünnet ‘ten kim nasıl anlarsa öyle, Adeta İslam’ın protestanlıştırılması projesidir. Tarihte ve günümüzde İngilizlerin, Batılı bazı devletlerin onlara sunduğu destek te ilginçtir. İşin garip yanı, dört mezhebi reddettikleri halde kendileri sayısız mezhep,  grup ve kollara ayrılmışlar, her biri diğerine kafir demekle meşgul maalesef. Ehl - ı Sünnet, ehl - ı tasavvuf kendi içine kapanarak, kendi zamanlarında var olan felsefi, ilmi, sosyal ihtilafa, ayrıca kendilerine vaki olan hucumata kayıtsız kalıp içlerine kapanırlarsa bu derin kriz devam edecektir. Kendi muhalifini bütün teferruatıyla tanımazsan onun sana yönelttiği hucumatı nasıl bertaraf edecek ve yeniden bir nizamın kurulmasını, kaostan düzene geçilmesini nasıl sağlayacaksın? Varlığını devam ettirirsin ama dar sınırlarda. Kendi dergâhında, camiinde, medresende sınırlı sayıdaki cemaatinle anacak,  Ama tarihteki öncülerin izinden gidilirse Âlem-ı İslam’ın yaşadığı bu derin, acı verici, dramatik, bölük pörçük, mazlum hal- ı pür melalı tersine döner. Her büyük adım önce küçük bir düşünceyle başlamış, sonra kartopu gibi hacmini aşmış, gitgide büyümüştür. Kendi özünden, çizginden taviz vermeden, Kuran ve Sünnettin hüccet ve burhan olmalarından taviz vermeden, ilmi, irfani perspektiflerle bu kutlu davanın kutlu kervanın menziline ulaşmasını hedef yapmalıdır ilim, irfan ehli kişiler. Şairin  dediği   gibi  (Araftu'ş-şerre,  la  li'ş-şerri, lakin  li  tavakkih..Ve  men  lem  ya'rifil  hayre  mİne'ş-şerri  yaka'  fihi  :Şerrİ  ondan  korunmak  için  öğrendim. Kim hayrı şerden ayırt edemezse şerre düşer.)Bunlara istinaden, ciddi ilmi merkezlerin kurulması elzemdir. Medreselerimizde zamanın ruhuna hitap eden, asrın çetrefilli problemlerine çareler üretebilecek âlimlere ihtiyaç var. Şairin dediği gibi  (Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı. Asrın idrakine söyletmeliyiz ilamı.)Günümüzde batıdan ve doğudan İslam dünyasını istila etmiş akımlara karşı durabilecek, şer dalgalarını kırabilecek müesseselere ihtiyaç vardır. Batıdaki Thınk-Thank'lar gibi proje üretecek, toplumu ve devleti aydınlatacak öncü kuruluşlara. Umarım yakın bir gelecekte Tevhid -ı Tedrisat kanunu değiştirilir, Medrese ve Tekkelerin Lağvedilmesine Yönelik Kanun lağvedilir. Bir hukuk devletinde din ve vicdan özgürlüğü temel tabii haklardandır. Bu tür sayfalar da batıdan gelen kültürel istilalara, içimizden çıkan zararlı akımlara karşı insanımızı aydınlatmaları, içimizdeki kafası karışıklara, aşırı gruplara nasihat ve tebliğde bulunmaları cihetiyle güzel bir hizmet ifa etmektedirler. Allah   (c.c . ) yayın hayatında onlara başarılar ihsan etsin, hakkın, hakikatin, hakkaniyetin sesini halka ulaştırmalarında onların yardımcısı olsun.

(1)Ebu’l-Hasan En-Nedevi, İslam Önderleri Tarihi 1, Kayıhan Yayınları: 1/157.

(2) Ebu’l-Hasan En-Nedevi, İslam Önderleri Tarihi 1, Kayıhan Yayınları: 1/158-159.

(3)Ebu’l-Hasan En-Nedevi, İslam Önderleri Tarihi 1, Kayıhan Yayınları: 1/159-160.

(4)Ebu Davud, Melahim, 1.

15
açık
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:25
Güneş 06:02
Öğle 13:07
İkindi 16:55
Akşam 20:02
Yatsı 21:32
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 91
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 34 42
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Karagümrük 33 33
18. Hatayspor 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14
Günün Karikatürü Tümü