16.03.2021, 09:18

Târihi sürecin öğrettiği: Düşmanı tanımak…

İnsanlara etrafında birleşilecek temelleri ve değerleri öğretmek yeter mi?

Hayır!..

Bir topluma düşmanı da öğretmezseniz, göstermezseniz rehâvet başlar. Bu gün Türkiye ve İslâm Dünyası’nın en büyük sorunlarından biri, ya düşman algıları yok ya da düşman deyince oluşmuş bir kanaatleri yok.

Dost kim, düşman kim? İmam Şafii ne diyor? “Düşmanın attığı ok dostu gösterir.” Bakın dostu tanımak için dahî düşmana ihtiyaç var.

Ne diyor N. Fazıl;

“Düşmanıma

Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın;

Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!..”

M.Ö. 500’lü yıllarda yaşamış SUN TZU; adlı Komutan, “Harp Sanatı” adlı eserinde diyor ki; “Düşmanı bildiğiniz kadar kendinizi de biliyorsanız, zafer konusunda şüpheniz olmasın.” ve “Kendinizi ve karşınızdakini iyi tanıyorsanız sizin için tehlike yoktur. Kendinizi iyi bilmenize rağmen karşınızdakini tanımıyorsanız yine de kazanma şansınız vardır. Ancak kendinizi ve karşınızdakini bilmiyorsanız o zaman her savaşta, mücadelede büyük tehlike ile karşı karşıyasınızdır.”

“Biz kimiz, neyiz? Gücümüz nedir?” sorularının cevabı kadar düşmanda tanınmalıdır. Düşmanı tanırsak, karşısında alacağımız tedbirler ve hârekât tarzlarımızda ona göre olacaktır.

“Müminler ancak kardeştir…” (Hucurât 49/10);

“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirinin dostlarıdır…” (Tevbe 9/71)

Allah CC. böyle emrediyor. Peki, böyle oluyor mu?

Tarih, Gülümüz SAV’den bu güne İttihâd-ı İslâm’ın hamâsetle değil, güçle sağlandığını bize gösterdi. Hatta bir kısım ictihâd sahipleri, tarikat vb. ulularından kaynaklanan fitne ve iç kavgaları iktidar sahipleri bâzen menfaatleri için kullanmışlar, bâzen de zorla bastırmışlar. Bastırılmasaydı inanın bu günün bin katı mezhep, tarikat vs. çıkardı. Bu günkü fitne, bin olurdu.

Bir de düşmanı tanıyalım..

Kur’an-ı Kerim’de öğretilen düşmanlar kimler?

Şeytan

Nefis

Kâfirler

Münafıklar

Zâlimler

Şeytan ve Nefis ya doğrudan ya da diğer insanlar aracılığı ile düşmanlık yapıyorlar. Biz hayatın içindeki diğer düşmanlara bakalım.

Kâfirler: İslam’ı inkâr edenler…

İkiye ayrılır.

Kitaplılar; Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler.

Kitabı olmayan veya kitaplardan birini kabul etmeyenler; Mecûsiler, Ateistler, putperestler, Budizm, Hinduizm vs. gibi guruplar.

“İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile Şirk koşanları bulacaksınız…” “Ey İman Edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve kâfirlerden, dininizi alay ve eğlence konusu yapanları sakın dost edinmeyin. Eğer gerçekten İman etmişseniz Allah’tan gereğince korkun.” ( Maide: 57)

İçimizdeki inkârcılar da bilin ki en şiddetli düşmanlardandır.

Diğer bir not, Hazar, Karay, Karaim Türkleri gibi Mûsevîler Yahûdi değildir. Bunlar ayrı ayrı çalışılmalıdır.

İslâm Tarihi’ne bakın…

Küfürle boğaz boğaza mücâdele edenler, Endülüs ve Türk Milleti’dir.

Endülüs kayboldu gitti. Türk ise, Kuzeyde ve Doğuda Çin ve Rusya baskısı ile boğuştu. SSCB Süreci’nden sonra bağımsız Devletlerimiz var.

Türk, güneyde ve batıda ise Selçuklu, Babür, Safavî İmparatorlukları ile Asya’yı, Avrupa’yı, Afrika’yı tuttu. Maâlesef, son 200 yılda bu üç büyük imparatorluğu da yıkıldı. Topraklarında 100’e yakın devlet kuruldu. Bu Müslüman Türk Devletleri’ni parçalayan, yıkan Haçlı İttifâkı’dır.

2. Dünya Savaşı’na kadar emperyalizmin öncüsü ve yöneticisi İngiltere idi. Şimdi ABD olarak görünüyor. Ancak eminiz ki, İngiliz Kraliyeti hâlâ küresel çetenin başıdır.

Münâfıklar: İslam ve Millet düşmanlarının başında gelirler. Münafık ikiyüzlüdür. İslam düşmanlarıyla iş birliği yapan guruplardır. Müslümanların birliğine en büyük darbeyi vururlar. Müslümanlar arasında fitne sokar ve yayarlar. İhtilâflı konuları çoğaltır, fitneyi büyütür, kâfirlere götürüp onlarla işbirliği yaparlar, hakemliklerine müracaat ederek Müslümanların içöişlerine müdâhale ettirirler. Müslümanları kâfirlere şikâyet ederler.

Münâfıklar çok çeşitlidir. Çok dindar görüneninden, ahkâmla pazarlık yapan münâfıklara kadar yelpazeleri çok geniştir.

Bu gün küfrün emrinde, Müslüman kanı döken IŞİD tarzı yapılar, küfrün ve emperyalizmin emriyle dinler arası diyalog rezâletinden 15 Temmuz’a FETÖ İhânetini ne ile açıklayabiliriz?

Kur’ân-ı Kerîm’de en çok Ayeti Kerime münâfıklarla ilgili Müslümanları uyarmak için emredilmiştir.

“Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır. Onlara: yeryüzünde fesat çıkarmayın dendiği zaman “Biz ancak ıslah edicileriz.” derler. Şunu iyi bilin ki onlar asıl bozguncuların ta kendileridir, lakin bunu anlamazlar. Onlara insanların inandığı gibi sizde imân edin, dendiği zaman “Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmakların) iman ettikleri gibi iman eder miyiz?” derler. Biliniz ki sefihler ancak kendileridir. Fakat bunu bilmezler. Bu Münafıklar Müminlerle karşılaştıkları vakit “Biz de iman ettik.” derler. Hâlbuki kendilerini saptıran şeytanlarıyla (Müttefikleri olan kâfirlerle) baş başa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz Müminlerle sadece alay ediyoruz derler. Gerçekte, Allah onlarla alay eder de yaptıkları azgınlıklarda onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet (yeryüzünde) başıboş dolaşırlar. İşte onlar hidâyete karşılık delâleti satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir.” (Bakara–10,16)

Münafıkları anlatan Ayetler Mü’minleri uyarmakta ve Müslümanlar arasında yaptıkları komplolara karşı uyanık olup onları boşa çıkarmaları için gerekli tedbirleri almalarını emretmektedir.

Şimdi İslâm Tarihi’ne tekrar bakalım…

Her devirde Münâfıklar vardı ve Kâfirlerle işbirliği yaptılar. Düşünün, bâzen aşırı dindar âmiyâne tâbirle “Şeriat isteriz, hilâfet isteriz vb.” gibi IŞİD, FETÖ tarzı girişimler ve ayaklanmalarla (28 Şubat Süreci’nde kullanılan sözde İslamcı gurupları, 31 Mart Vakası öncesi “Şeriat isteriz.” naraları ile yüzlerce öğrencinin Hârekât Ordusu tarafından katline ve Abdulhamid Hân’ın azline katkı sağlayanları da hatırlatmak isterim), günümüzde ise çoğunlukla, lâiklik, çağdaşlık, demokrasi, modernizm vb. hassasiyetleri ile hatta bu günlerde aile ve toplumu yıkacak İstanbul Sözleşmesi ve LGBT tarzı sapkınlıkları dahî destekleyerek Milletimizin geleceğini tahrip etmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

Şu net olarak görülmelidir. İttihâd-ı İslâm için de, Tam Bağımsız Türkiye içinde, bölgesinde geçmişte olduğu gibi etkin Türkiye için de Millî Birlik ve Beraberlik içinde, Vatanımız, Devletimizin dirliğini istemek zorundayız. Bu günü analiz ederken Devletin Bekâsı, Milletimizin İmân, töre ve terbiyesine bağlılığı eksenli meselelere bakılmalıdır.

Bu gün ülkemizde Millî cephe oluşturmaya ihtiyaç vardır. Her türlü ötekileştirme maksatlı ve düşmanlık içermektedir. Millî cephe oluşmasına ötekileştirmeler engel olmaktadır.

Ülkemizdeki saflar o kadar önemli ki… Çünkü Türkiye’deki ayrışma ve mücâdele gurupları tüm Türk Dünyası’nda ve İslâm Âlemi’nde âdetâ Türkiye eksenli gelişmektedir. Durum bu kadar açık iken sorarım size, hassâsiyetler vs. gerekçeleri ile toplumu kamplaştıranlar, ayrıştıranlar ne kadar samimi?

Bu gün coğrafyamızda insanlarımız, en az 1000 yıllık birlikteliğe, karşılıklı bağımlılığa, İmân Kardeşliğine, töre ve terbiye birliğine bakmaksızın; mezhep, mikromilliyetçi bölücülük, tarikat, cemaat, siyasi partiler vb. kimliklerle karşı karşıya geliyorlar.

Sorarım “Hangi vicdan?”

İnanın bu kamplaşmaların elle tutulur gerekçeleri dahî yok. Düşünün PKK!.. Kürtçülük kisvesi ile ülkeyi kana boğarken, Kürtler, Türklerden ayrışmış bir halk mıdır? Peki, Mezhepçiliği körükleyenler, hiç diğer İslâm Topluluklarını tenezzül edip incelediniz mi?

Türkiye’deki diğer ahmaklık… Yakın tarihte yaşananlar, bu gün toplumu nasıl böler?

Bir gurup “TC ve Atatürk” derken, diğer gurupta “Osmanlı ve Abdulhamid” diyor. Osmanlı da Türkiye Cumhuriyeti de bizim devletimiz değil mi? Atatürk ve Silah Arkadaşı devrin subay ve komutanları Abdulhamid Hân’ın Harbiye’sinden mezun değiller mi?

Yedi Düvel üzerinize çullanmış, hâlâ coğrafyanızda kan ve gözyaşı devam ediyor. Şehidi olmayan köy kalmamış ülkenizde. Siz hâlâ neyin peşindesiniz?

28 Şubat vesilesi ile bir gurubun konferansını izliyorum. Tüm toplum kesimlerine bir sıfat verip, bir tanım yüklediler. Birilerine Avrasyacı, birilerine, Ergenekoncu, birilerine ırkçı, birilerine radikal, birilerine… Peki, “Siz kimsiniz? Kimin adına Milletimizi binbir kampa ayırdınız, ayırıyorsunuz?”

Bu arada bir de câhiller var. N. Fazıl’ın “Ham yobaz, Kaba softa!” dediği kesimler.. Esâsında bunları hangi sınıfa koymak lâzım?.. Bilemiyorum. Hani “Hıyarım var!” diyene “Bir avuç tuzla koşup” cacık olanlar.. Bunlar bütün kesimlerde var. Bakıyorsunuz, İngiliz istihbaratının kurdurduğu “Haşimi bir hâlife isteyen devletin terör listesindeki bir gurupla” şeriat bayrağı açandan, Gezi, Boğaziçi tarzı olaylara tencere tava ile destek olana kadar… Aslında bunlara zâlim de denebilir. Ben ehline tevdî ediyorum…

Hani Hz. Ömer diyor ya.. “Peynirden put yapardık, acıkınca yerdik.” diye. Dış güçler bâzen “Şeriat” deyip, IŞİD örneğinde olduğu gibi bir put koyuyor önümüze, bâzen Laiklik, çağdaşlık” diye. Emperyalizm, koyduğu bu putları kendisi tanımlıyor aslında. Biz işin içyüzüne kafa yormadığımız için nereye sürüklendiğimizi belki 50, belki 100 yıl sonra anlıyoruz. Ya da hiçbir zaman anlayamıyoruz.

Çok büyük bir çarpıklığa değineceğim.

Toplumun bir kesiminin çok sevdiği biri, Cumhuriyeti kuran kadroları İngiliz Ajanı ilan ederken kendisi de İngiliz Kraliyet Ailesi’nin seyyid olduğunu iddia edecek kadar, bu tutmayınca, Kraliyet Ailesi’nin asil olduğunu, onların yüzyıllardır Peygamberimiz SAV’in adının geçtiği İncil nüshasını sakladıklarını, prenslerin sünnetli doğduğunu söyleyerek, Müslümanlara ve insanlığa en çok zarar vermiş en acımasız emperyalistleri şirin göstermeye çalışıyor. Onu ağzı açık dinleyenlerden biri de çıkıp, “Yahu sen ayrıca İngiliz vatandaşı değil misin?” demediği gibi “Mâdem böyle bir İncil var ellerinde öyleyse neden Peygamberimiz SAV’in nübüvvetini kabul etmiyorlar, bu İncil’i açığa çıkartmıyorlar?” demiyor.

İngilizlerin Müslüman İnsanları Çanakkale’ye Hâlife Ordusu ile savaşmaya getirirken “Hâlifeyi kurtarmaya gidiyoruz.” dediğini biliyorsunuzdur. Müslüman Türk Askeri’nin Yemen’de, Hicaz’da, Filistin’de kafasını kesip, ödül almak için İngiliz Subayı’na götüren Bedevilere de birileri Lawrens’lerin İslâm âlimi, seyyid, şeyh vb. olduğunu, İngiliz ordusu’nun şu anki ABD ordusunda olduğu gibi “Kurtarıcı” olduğunu söylemişlerdi.

Zâlimler: Müslümanların karşılarına dikilen en önemli düşman guruplarının başında, nefislerinin arzularını ilâh edinen, şahsî menfaatlerini kamu menfaatlerinin üzerinde gören, mânevî ve maddî her türlü değeri istismâr eden zalimler gelmektedir.

Peygamberimiz (S.A.V) “Müslümanları zâlimane bir şekilde idare eden idarecilere karşı hak sözü söyleyip onlara muhalefet edip hakkı ve gerçeği ortaya koymanın en büyük cihat olduğunu” beyan etmektedir.

Kur’ân-ı Kerîm’de;

“Allah’a iftira ederek yalan uydurandan veya ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kim olabilir? Hiç şüphe yok ki zalimler kurtuluşa eremezler.” (En’am21)

Yukarıda kısaca, İslâm ve Millet Düşmanlarını anlamaya çalıştık.

Asıl soru şu?

Biz Târihi sürece bakarak düşmanlarımızı nasıl somutlaştıracağız? Tedbirlerimiz neler olmalıdır?

Önce Devlet ve Milletimizin üzerine bina ettiği temellerde hemfikir olmalıyız. DİNİMİZ, VATANIMIZ (TARİH VE COĞRAFYA BİRLİĞİ), MİLLETİMİZ (TÖRE, TERBİYE, AHLÂK) ve DEVLETİMİZ (Devletsiz ne birlik olur ne de istikbâl dirilir. Ecdâdımız ne diyor? “YA DEVLET BAŞA, YA KUZGUN LEŞE…”)

Peki, insanların dînî hassasiyeti yoksa.. Olabilir. Milletine hürmeti de mi yok?

Vatanımız Türkiye’den ibâret değil. Terk ettiğimiz işgal edilmiş topraklarımız var. Bu topraklarda yaşayan dindaş ve soydaşlarımız var. Vatana, tarihin gerçekleri dikkate alarak, beşerî yapı, inanç, töre ve terbiye birliği olan insanların yaşadığı topraklar olarak bakmalıyız.

Milletimize bakışı İstiklal Marşımızdan misal vererek oluşturmalıyız. Bize dayatılanla değil. Kendi tanımlarınızı kendiniz yapamazsanız, ne aile kalır, ne akraba ne de Millet! Ne diyor Akif? “Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celâl!” hangi ırk?

Devlet..

Bir değer olarak DEVLET kelimesi ile kavga edenler, ya yarınla ilgili beklentisi olmayan kişiler, ya da hayatın gerçekleri ile ilgili bir kanaati olmayan tiplerdir. Devletin değeri 15 Temmuz’da bir ilâhi şamar gibi suratımıza inmiştir.

Birleştirici değerler önemli. En az bunun kadar düşmanın anlatılıp, tanıtılması da önemli. Size karşı düşmanlığın adını bile koymuş; islâmofobi. Bu haksız düşmanlığın gerekçelerini de içinizdeki münâfıklar, zalimler, cahiller aracılığı ile oluşturuyor.

Oyunları göremezsek, karşı duramayız.

Oyunları anlayamazsak, arkasındaki kötülüğü anlayamayız.

Düşmanlarımızı, maksatlarını bilemezsek, karşı duramayız. Karşı duramazsak, yok olur, târihin çöplüğüne atılırız.

Bu gün dünyada yaşanan Müslüman katliamları ve iç savaşlar, terör belâsı bizi kendimize getirmelidir.

Strateji ve Yönetim Uzmanı

Emekli Yarbay Halil MERT

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:25
Güneş 06:02
Öğle 13:07
İkindi 16:55
Akşam 20:02
Yatsı 21:32
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14
Günün Karikatürü Tümü