10.03.2017, 18:46

Türkiye’de Darbeler Tarihi, Darbelerin Dayanağı ve Mantığı

20. yüzyılın başından itibaren Türkiye’de ilk darbeler; 1908 Darbesi ve Abdülhamid’in tahtan indirilmesi ile başladı, 1913 Bab-ı Ali Baskını ile devam etti. Mustafa Kemal’in Osmanlı yönetimini tasfiyesi ile bitti. Cumhuriyet Döneminde birçok darbe ve darbe teşebbüsü gerçekleştirilmiştir. Bunlar sırasıyla; 27 Mayıs Darbesi, 12 Eylül Darbesi; Muhtıralar, 12 Mart 1971, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 E muhtıra; Darbe girişimleri ve ayaklanmalar, 22 Şubat 1962, 20 Mayıs 1963, 20 Mayıs 1969, 9 Mart 1971, 15 Temmuz 2016.

1977‟de Orgeneral Namık Kemal Ersun tarafından planlandığı iddia edilen darbe hazırlığı, 2003-2004 yıllarında hazırlandığı iddia edilen Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven, Balyoz, Sakal, Oraj gibi darbe planlarının olduğu ve yargı sürecinden geçtiği bilinmektedir. Gezi olayları ve hukuk darbe planları; halkı ayaklanmaya, kurulu düzeni yıkmaya yönelik değişik yöntemle yapılan darbe planlarıdır.

1957-1958'de bir grup subayın hükümete komplo hazırlamak suçundan tutuklanarak yargılanmaları olarak hatırlanan Dokuz Subay Olayı 1960 ihtilaline ön hazırlık mahiyetinde idi. Davanın sulandırılması ve üzerinde ciddiyetle durulmaması sebebiyle 1960 darbesine yol açan cesaret verici sürece sebep olmuştur. Nitekim Necip Fazıl [1]“ Behçet Kemal Harp Akademisi’ne gidiyor ve orada resmen ve alenen orduyu tahrik nutukları çekiyor… Biz haber veriyoruz. Farkında olan yok…” Bazı Generaller Büyük Doğu’ya gelip kendilerini Başvekille görüştürmemizi, orduda büyük bir kaynaşma başlamış bulunduğunu ve mutlaka tedbir alınması gerektiğini söylüyorlar…“ Vaziyeti telefonla bildirdiğimiz devlet recülü, bize: Aman, böyle şeyleri muhatap olmayınız! Bu en nazik mevzu!...Hiçbir temasta bulunmayınız!...Cevabını veriyor.

Bu olaylar karşısında Menderes’in tavrı şu: “Ben orduyu herkesten iyi bilir ve tanırım 7 sene askerlik ettim.”[2]

1959 yılının son ayında ve hadiselerin en civcivli zamanında Muhafız Kıtasının başına getirilen Kurmay Albaya donuk boş gözler, daha o günden ”ihtilale ne lüzum var! Doğrudan doğruya masalarımıza geçip oturun!” dercesine bir gaflet içindedir. Dünya çapında bir siyasi şahsiyetin sözü: “Muhafız kıtası kumandanı, devlet reisinin başvekilinden ve bakanlarından daha ziyade itimat ettiği bir adam olmalı ve böyleyken herhangi bir harekette ilk şüphe ve tedbir onun üzerinde toplanmalıdır.” Bu sözü söyleyen “Makyavel”dir. Ondan ve bu hikmetten haberi olmayan da Celal Bayar… Ona Kayseri dönüşü sordum: Beyefendi, nasıl oldu da, komitacılık iddia eden siz, muhafızınız üzerinde dikkat ve tetkik sahibi olmak inceliğine değer vermediniz? Ne cevap verse iyi: Benim orduya hürmetim vardı; şüphe etmeyi bu hürmete yediremedim[3].

27 Mayıs 1960'ta yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşen ilk askerî darbedir. 37 küçük rütbeli subay tarafından planlanıp icra edilen darbe, emir komuta zinciri içinde yapılmamıştır. Dönemin Genelkurmay Başkanı da dâhil 200'den fazla General, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes yönetime el koyan askeri grup tarafından tutuklanmıştır. “Kemalizm’i korumak maksadıyla/bahanesiyle yapılan darbeden sonra 1961'de kabul edilen anayasa değişikliği ile Türkiye’nin 1924 tarihli Kemalist Anayasası yürürlükten kaldırılmıştır.”

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin darbe ve müdahalelerdeki kanuni dayanağı TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinde yer alan " Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır." hükmü olmuştur. Bu madde bütün müdahalelerin zahiri sebebi olarak kullanılmış, darbe sonucunda yapılanlar Kemalist prensiplerle, Türkiye’nin bağımsızlığı ve demokratik değerlerle bağdaşmayan sonuçlar yaratmıştır. “Darbeler ve darbe girişimleri sonuçları itibariyle Türkiye’nin batıya bağımlılığını perçinleyerek artırmış, ulusal çıkar ve tam bağımsızlık fikrini zedelemiştir.” Nitekim Fatin Rüştü Zorlu’nun şu ifadesi Türkiye’de yapılmış, teşebbüse geçilmiş, planlanmış ve planlanan bütün darbelerin perde gerisindeki failini ve gerekçesini deşifre etmektedir:

“Bizim en büyük hatamız kayıtsız şartsız Amerika’ya tabi olmamız. Böyle bir politika sonsuza kadar devam edemez. Türkiye sırtını Amerika’ya dayamakla hiçbir sonuca varamaz. Aksine kendimizden çok şey veririz yine de onları memnun edemeyiz. Türkiye NATO ve Amerika’nın yanı sıra Üçüncü Dünya ülkeleri ve Sovyetler ile belli ölçüde ve Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda yeni bir politika izlemek zorundadır. Bir yıldan beri Adnan Bey’e bunu telkin ediyorum. Adnan Bey bu ısrarlarım karşısında Sovyetlerle ekonomik alanda işbirliği yapılmasını ve Üçüncü Dünya ülkelerinin lideri durumunda bulunan Hindistan ile ilişki kurulmasını kabul etti. Ben de Başbakan Adnan Menderes’in Moskova’ya resmen ziyaret etmesi için teşebbüste bulundum. Bu çabaların özellikle Amerika’yı rahatsız ettiğini biliyorum”[4]

Türkiye’de Sovyetler Birliği’nin iktisadi ve teknik yardımıyla pek çok büyük sanayi tesisi yapımı (Aliağa petrol rafinerisi, Seydişehir Alüminyum Tesisleri) ve Sovyetler ile soğuk savaş ortamında yapılan iyi ilişkilerin ABD tarafından hoş karşılanmaması, ABD ile yaşanan haşhaş sorunu[5], Filistin sorununda ABD’de ile farklı tutum geliştirme, ABD’nin Kıbrıs meselesindeki aleyhte tutumunun Türk tarafında yarattığı güvensizlik… U-2 casus uçaklarının SSCB üzerinde yaptıkları uçuşların yasaklanmasının ABD tarafından olumlu karşılanmaması gibi başlıklar gerekçe olarak ifade edilebilir.[6]

Adnan Menderes'in darağacı altında son sözü: "Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda, devletime ve milletime saadetler dilerim" oldu.

Türkiye gibi önemli bir NATO üyesi müttefikin Moskova ile diyalog kurmaya çalışması NATO içinde ve ABD nezdinde uygun karşılanmadığı anlaşılıyordu. Önceden haber almış olmalarına rağmen ABD’li yetkililer Menderes’e darbeyi ihbar etmemiş, dolayısıyla Türk hükümetinin darbe ile devrilmesine yeşil ışık yakmıştır.[7]

27 Mayıs darbesinden sonra “Türkiye’nin Batı’ya olan bağımlılığı teyit edilmiştir.”

DP’nin Türkiye’nin her yerinde yapmış olduğu örgütlenme ile halkın teveccühünü kazanmakta etkili olduğunu düşünen cunta, yeni dönemde kurulacak olan partilerin halk ile aynı şekilde bağlantı kurmalarını engellemek için, partilerin ilçe kademesinin altında oluşturdukları “ocak-bucak” örgütlenmesini yasakladılar [8]. Genel oya (halka) ve bu oy sonucu ortaya çıkan organlara karşı cuntada büyük bir güvensizlik söz konusu olduğu için yürütmenin gücünü zayıflatma ve ikinci planda tutma yoluna gidilmiştir. 1961 Anayasası’nda iktidar gücü mümkün olduğu kadar bölünmüş ve paylaştırılmıştır. Yasama ve yargıdan bahsedilirken “yetki” kelimesi, yürütmeden bahsedilirken ise “görev” kelimesi kullanılmıştır. Buradaki mantık ise şöyle kurgulanmıştır. Eğer yürütmeye belli yetkiler verilirse, bu yetkiler kötüye kullanılabilir [9]. Dolayısıyla yürütmeye sadece “görev” verilebilir.

Asker bu şartlar altında iktidarı seçilmişlere devretmek istemiyordu. 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanının da bulunduğu on general ile 28 albay ‘21 Ekim Protokolü’nü imzaladılar. Protokolde seçimleri iptal etmekten, siyasi partileri yasaklamaya ve MBK’ni lağvetmeye kadar çeşitli tehditler de bulunuyorlardı. Bu müdahale kararının meclisin açılmasından önce yürürlüğe konulması düşünülüyordu [10].

Bu gelişmeden sonra Cemal Gürsel partilerin temsilcilerini Çankaya’ya davet etti ve onları “Çankaya Protokolü’nü” imzalamaya mecbur bıraktı. Bu protokole göre MBK’nin emekliye ayırdığı subaylar yeniden görevlendirilmeyecekler, Yassıada’da mahkûm edilenlere af getirilmeyecek, Gürsel Cumhurbaşkanı seçilecek ve İnönü’de Başbakan olacaktı. MBK kendi hazırladığı Anayasayı ihlal ediyor ve siyasi partileri baskı altına almış oluyordu[11]. Siyasetin ne şekilde işleyeceğini ordu belirlemek istiyordu. Bu durum seçimleri anlamsızlaştırıyordu.

SONUÇ: 1960 darbesi örneğinde görüldüğü üzere Türk hükümetlerinin milli menfaatleri korumak refleksi ile hareket etmesi hoş karşılanmamış, askerler üzerinden “Atatürkçülüğü, inkılapları koruma maskesi altında İç Hizmet Kanununun ilgili maddelerini kötüye kullanarak müdahale etmişlerdir.” Bir defa büyü bozulduğunda kanunsuz eylemler meşru, devlete kafa tutmak suyolu olur.

 

[1] Kısakürek, Necip Fazıl (İstanbul 1970) “Benim Gözümde Menderes”, Ötüken Yayınevi.s.409.

[2] Age,s.417.

[3] Age,s.418.

[4] Bağlum, K. (1991). Anıpolitik, 1945-1960, Ankara: Bilgi. S.230.

  Yetkin, Ç. (1995). Türkiye’de Askerî Darbeler ve Amerika: 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül’de Amerika’nın Yeri, Ankara: Ümit.  S.63.

[5] Eski hükümetlerin ayak diremesine rağmen muhtıradan sonra kurulan hükümet bir ay sonra haşhaş ekimini yasakladı.

[6] Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu. 2012; 440-445.

[7] Oran, B. (2009). Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, Cilt I: 1919-1980, İstanbul: İletişim.  S. 667

[8] Vural Dinçkol, B. (2005), “Çoğulcu Demokrasilerde Siyasal Partiler ve Kanaatler”, Adnan Küçük ve diğerleri (der.), 21. Yüzyılın Eşiğinde Türkiye’de Siyasal Hayat, Cilt: 1, Aktüel Yayınları, Bursa, s.395.

[9] Kuzu, B. (2005), “Türkiye İçin Başkanlık Sistemi”, Adnan Küçük ve diğerleri (der.), 21. Yüzyılın Eşiğinde Türkiye’de Siyasal Hayat, Cilt: 1, Aktüel Yayınları, Bursa, s.204.

[10] Dursun, D. (2000), Ertesi Gün; Demokrasi Krizlerinde Basın ve Aydınlar, 1. Baskı, İşaret Yayınları, İstanbul. s.93-94.

   Dursun, D. (2003), 12 Mart Darbesi, Şehir Yayınları, İstanbul. S. 19-20

[11] (Dursun, 2000:  94).

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 18 Mayıs 2024
İmsak 03:48
Güneş 05:36
Öğle 13:06
İkindi 17:02
Akşam 20:25
Yatsı 22:05
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 99
2. Fenerbahçe 36 93
3. Trabzonspor 37 64
4. Başakşehir 37 58
5. Beşiktaş 37 56
6. Kasımpasa 37 53
7. Alanyaspor 37 51
8. Sivasspor 37 51
9. Rizespor 37 50
10. Antalyaspor 37 48
11. A.Demirspor 37 44
12. Samsunspor 37 43
13. Kayserispor 37 42
14. Konyaspor 37 41
15. Gaziantep FK 37 41
16. Ankaragücü 37 40
17. Hatayspor 37 38
18. Karagümrük 37 37
19. Pendikspor 37 37
20. İstanbulspor 37 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 37 88
2. Arsenal 37 86
3. Liverpool 37 79
4. Aston Villa 37 68
5. Tottenham 37 63
6. Chelsea 37 60
7. Newcastle 37 57
8. M. United 37 57
9. West Ham United 37 52
10. Brighton 37 48
11. Bournemouth 37 48
12. Crystal Palace 37 46
13. Wolves 37 46
14. Fulham 37 44
15. Everton 37 40
16. Brentford 37 39
17. Nottingham Forest 37 29
18. Luton Town 37 26
19. Burnley 37 24
20. Sheffield United 37 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 36 93
2. Barcelona 36 79
3. Girona 36 75
4. Atletico Madrid 36 73
5. Athletic Bilbao 36 62
6. Real Sociedad 36 57
7. Real Betis 36 56
8. Villarreal 36 51
9. Valencia 36 48
10. Getafe 37 44
11. Deportivo Alaves 37 43
12. Sevilla 36 41
13. Osasuna 36 41
14. Las Palmas 36 38
15. Rayo Vallecano 36 38
16. Celta Vigo 36 37
17. Mallorca 36 36
18. Cadiz 36 32
19. Granada 36 21
20. Almeria 36 17
Günün Karikatürü Tümü