Osmanlı Devleti’nde Modern Arşivcilik Çalışmaları

Osmanlı Devleti'nde de modern arşivcilik çalışmaları aşağı-yukarı Avrupa'dakin- den biraz sonra başlamıştır. Modern arşivciliğe geçişte ilk adımlar 1845 tarihinde devrin Maliye Nazırı olan Safvetî Paşa tarafından atılmıştır.

TARİH 10.12.2020, 17:55 10.12.2020, 18:46 Ramazan Peri
Osmanlı Devleti’nde Modern Arşivcilik Çalışmaları

Bu teşebbüsle; 1837 yılında Maliye Nezâreti'ne dönüştürülmüş olan Bâb-ı Defterî döneminden kalan ve Topkapı Sarayı'n- daki Enderûn Hazinesi'nde saklanan milyonlarca belgenin günümüz tasnif anlayışına uygun olarak, kalemlerine göre ayrılıp depolara konulduğunu görüyoruz. Safvetî Paşa Sadnazam Mehmed Emin Rauf Paşa'ya sunduğu tezkirede, Maliye Hazinesi'nden kâtipler görevlendirerek Enderun'daki defterleri tek tek incelettiğini ve her bir defteri ait olduğu kalemlere göre ayırttığını bildirmiştir. Saklanmasına lüzum görülmeyen mülgâ Yeniçeri Ocağı'na ait bir takım evrak ve eski defterlerin saray fırınlarında imha edilmesi isteği de münasip görülerek uygulamaya konulmuştur. Bu teşebbüsü, arşivcilik açısından ileride atılacak radikal ve modern adımların ilk işareti olarak değerlendirmek mümkündür24.

Koca Reşid Paşa'nın 1846 yılında Sadâret'e gelmesiyle birlikte 9.11.1846 tarihinde çıkarılan bir irâde ile modern arşivcilik konusunda esaslı adımlar atılmıştır25. Söz konusu irâdede; o zamana kadar Defterhâne'de ve Bâb-ı Âlî civarındaki mahzenlerde saklanan devletin mühim işlerine ait vesikaların buraların rutubetli olması hasebiyle çürüdüğü ve mahzenlerin dar olmasından dolayı birbirine karışıp yırtıldığı, Defterhâne'de olanların dahi perişan bir halde oldukları, eski kayıtların bulunması gerektiğinde büyük zorluklar yaşandığı ve hatta bulunamadığı, bu gibi evrakın devletin önemli senetlerinden olduğu, çeşitli devletlerle yapılan muâhede ve mukavelelerin asıllarının bu suretle dağınık ve perişan olmasının uygun olmadığı belirtilerek, bunların hıfzı, nakli ve aranıldığında kolaylıkla bulunabilmesi için Bâb-ı Âlî derûnunda geniş ve muntazam kütüphane şeklinde kârgir bir bina yaptırılması öngörülmektedir26.

Binanın, Dârülfünûn binasının da mimarı olan İtalyan Fossati'ye bir resmi yaptırılarak yeni icat tuğladan ve yeni tarz üzere yapılmasıyla rutubetten de kurtulabileceği düşünülmüştür. Bunun Bâb-ı Âlî içinde uygun bir yere Hazine-i Evrak adıyla inşâsı ve oda oda ayrılarak, bir odasının Dahiliye evrakına ve diğerlerinin de Divan ve Hariciye evrakına tahsis olunması, kâtiplerden uygun birisinin müstahfız-ı evrak tayin kılınması, ayrıca gerektiğinde müracaat etmek maksadıyla içine coğrafya ve tarih kitaplarıyla lüzumlu haritaların konulacağı bir ihtisas kütüphanesi yapılması karara bağlanmıştır27.

Fossati'nin projesine uygun olarak yapımına başlanan binanın planında aradan çok fazla zaman geçmeden bazı değişiklikler yapılması gerekmiştir. Bir kat olarak yapılması düşünülen binanın tamamıyla rutubetten kurtulamayacağı düşünülmüş, ayrıca büyük evrak sandıklarının da konulabilmesi için binanın iki kat olarak yapılması gerektiğine karar verilmiştir28 [17.12.1846]

Hazine-i Evrak binasının inşası devam ederken bina hazır oluncaya kadar hıfz-ı evrak usulünü yoluna koyması beklenen Muhsin Efendi müdür tayin edilmiştir. Muhsin Efendi'nin müdürlük vazifesi ile birlikte Meclis-i Vâlâ azalığı da üzerinde bırakılmıştır. Ancak Sadrıazam Mustafa Reşid Paşa, Muhsin Efendi'nin "müdürlük tabirinde bir nevi kalem ve maiyyet memuru gibi olacağından" bahisle bu unvanı nâzırlığa çevirmiş ve kuruluşun adı da Hazine-i Evrak Nezâreti olarak değiştirilmiştir29 [20.02.1847].

Hazine-i Evrak binasının inşaatı 1848 yılında tamamlanmıştır30.

Hazine-i Evrak'ta daimî istihdam olunacak memurların, gayet güvenilir kimselerden olmaları işin icabı olarak görülmüştür. Çünkü Hazine-i Evrak'ta hıfzolunacak evrak devletin önemli işlerine ait olup ve ekserisi de gizli tutulacak şeyler olacağından güvenlik hususu göz önüne alınmıştır31. Ayrıca daimî olarak çalışan hulefâ efendilerden başka, evrak tefriki için diğer Bâb-ı Âlî kalemlerinden seçilecek geçici personelin de güvenilir olması hem Meclis-i Muvakkat hem de Meclîs-i Vâlâ tarafından tasvib edilmiştir32.

1914 yılı başlarında Bâb-ı Âlî Hazine-i Evrakı'yla Hariciye, Şûrâ-yı Devlet ve Dahiliye daireleri arşivlerinin birleştirilmesi için çalışmalar başlatılmış, ancak harp dolayısıyla bu girişim gerçekleşememiştir.

1 Mart 1923'te TBMM İcra Vekilleri Heyeti Riyaseti'nin Kalem-i Mahsus Müdüriyeti kadrosunda Mahzen-i Evrak Mümeyyizliği ihdâs edilmiştir. Mümeyyizliğin esas görevi; Hazine-i Evrakla birlikte Mülgâ Sadâret Dairesi'nin bütün eşyasını ve evrakını korumaktı. Mülgâ Hazine-i Evrak Müdürü Mahmud Nedim Bey Mahzen-i Evrak Mümeyyizliğine tayin edilmiştir33. Yeni hükûmet tarafından gönderilen Mahzen-i Evrak Mümeyyizliğinin teşkili ve görevleri hakkında 1 Mart 1923 tarihli ilk talimatnâmede; mülgâ kalemlerde kalan evrakın ilgililere buldurularak Mahzen-i Evrak'a konulması ve halen Hazine-i Evrak'ta mevcut bulunan evrakın mükemmel surette tasnif edilerek ehemmiyetle muhafaza edilmesi emredilmiştir34. Sonuç olarak mahdut sayıdaki personeli ile Hazi- ne-i Evrak Mümeyyizliği yeni kurulan Cumhuriyet kurumlan arasındaki yerini almıştır.

TBMM İcra Vekilleri Heyeti Riyasetinin Kalem-i Mahsus Müdüriyetine bağlı olan Mahzen-i Evrak Mümeyyizliği 31 Mayıs 1925 tarihinden itibaren, Başvekâlet Kalem-i Mahsus Müdüriyetine dahil olarak adı Hazine-i Evrak Mümeyyizliğine çevrilmiş, 1 Haziran 1927'de de Hazine-i Evrak Müdür Muavinliği olarak Başvekâlet Müsteşarlığıma bağlanmıştır35. 1929 senesinde, Başvekâlet Muamelât Müdürlüğüne bağlanmış ise de, Müsteşarlık makamı ile olan irtibatını korumuştur.

Cumhuriyet'in onuncu yıldönümünde, 20 Mayıs 1933 tarihinde Ankara'daki Evrak Müdürlüğü ile İstanbul'daki Hazine-i Evrak Müdür Muavinliği, Başvekâlet Evrak ve Hazine-i Evrak Müdürlüğü adı altında birleştirilmiş ve Müdür Muâvini İstanbul'da Ha- zine-i Evrak'ın başında kalmıştır.

19 Nisan 1937'de Başvekâlet Teşkilatı içerisinde müsteşara bağlı, müstakil bir Arşiv Dairesi haline getirilmiştir. 29 Haziran 1943 tarih ve 4443 sayılı kanunla, Başbakanlık Müsteşarlığı'na bağlı Başvekâlet Arşiv Umum Müdürlüğü statüsüne kavuşturulmuş, bilâhare 9 Mart 1954 tarih ve 6330 sayılı Başvekâlet Teşkilatı Hakkında Kanun içerisinde yer almış, 27 Şubat 1982 tarih ve 8/4334 karar sayılı "Bakanlıkların Yeniden Düzenlenmesi ve Çalışma Esaslarının Yürürlüğe Konulması Hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı" ile, Başbakanlık Teşkilatı içerisinde Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı adını almıştır.

Nihayet 18 Haziran 1984 tarih ve 203 sayılı "Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnâme" ile "Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü" kurulmuş ve 10 Ekim 1984 tarih ve 3056 sayılı "Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun"la Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Başbakanlık Merkez Teşkilatı ana hizmet birimlerinden biri haline getirilmiştir.

Tasnif Faaliyetleri

Hazine-i Evrak binasının inşası sürerken Hazine-i Evrak Nâzın Muhsin Efendi'nin de içinde bulunduğu komisyon öncelikle geçici teşkilat şeması ile tasnif talimatnâmesi hazırlamış ve 11 Rebiülâhir 1263 (29 Mart 1847) tarihinde Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye kararı olarak padişah onayından geçerek yayınlanmıştır. Muhsin Efendi'nin maiyye- tine kendisine yardımcı olmak üzere bir muavin ile kalemlerden tecrübeli, namuslu ve ketum kâtiplerden personel verilmiştir. Bunlar Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan beri birikmiş olan evrak ve defterleri inceleyerek Hazine-i Evrak'a konmaya layık olanları tefrik ve tasnif etmekle görevliydiler. Bu ayırım işlemi için yine Bâb-ı Âlî kalemlerinden memurlar seçilerek, kendi kalemleri ile ilgili evrakı ayırmak üzere evrakın tasnifinin bitmesine kadar geçici olarak görevlendirilmişlerdir36.

1849 tarihinde Bâb-ı Âlî kalem amirlerinden müteşekkil bir Meclis-i Muvakkat kurularak bir nizamnâme yayınlanmıştır37. Nizamnâmeyi hazırlayan heyetin, nizamnâ- menin giriş kısmında devletin kuvve-i hafızası olarak ifade ettikleri arşivlerimizin tasnif, tertip ve saklanması hususunda getirdikleri esaslar son derece pratik ve akılcıdır. Zira o tarihlerde, dünyadaki benzerlerinde olduğu gibi Hazine-i Evrak'ın, ilim adamlarının istifadesine sunulması düşüncesi olmayıp, sadece devletin karşılaşacağı güçlükleri çözmede bir müracaat merkezi olarak düşünüldüğü görülmektedir.

Hazine-i Evrakta toplanacak arşiv malzemesi üç kısım olarak mütâlaa edilip tasnifine karar verilmiştir. Tasnifte, h. 1200 (1875) tarihinden Sultan Abdülmecid'in cülûsuna (h. 1255/m. 1839) kadar olan evrak birinci kısım addedilmiştir. h. 1200 tarihinin seçilmesinin sebebi ise hâlen Bâb-ı Âlî'nin bu dönem evrakını kullanıyor olmasıdır. h. 1200 tarihinden önceki evrakın ise daha sonra tasnif edilerek, gerekli olanların ileride Hazine-i Evrak'a nakledilmesi kararlaştırılmıştır38. Ancak daha sonra h. 1270'te (1854) alınan bir kararla 1200 tarihinden vazgeçilerek başlangıçtan h. 1255 (1838) tarihine kadar birikmiş olan belgeler birinci kısım addolunmuştur39. Sultan Abdülmecid'in cülûsundan h. 1264 (1848) senesine kadar olan evrak ikinci kısım olarak adlandırılmıştır40. H. 1265 Muharrem (1848) tarihinden sonra birikecek evrak ise üçüncü kısım addedilerek üç ana kategoride tasnif edilmesi kararlaştırılmıştır. Birinci ve ikinci kısım addedilen evrak konularına göre sınıflandırılıp tarih sırasına konularak Hazine-i Evrak'a nakledilecektir. Üçüncü kısım evrakın, h. 1264 senesi başından itibaren taşradan ve Bâb-ı Âlî kalemlerine ait evraktan önemli olanlarının belli kalemlerde muhafazası ve nelerin Hazine-i Evrak'a nakledileceği hususları tespit edilmiştir41.

Vesikaların Hazine-i Evrak'a konulmasından sonra muamelelerin hızlı bir şekilde yürütülebilmesi ve evrak akışının sağlanabilmesi için Hazine-i Evrak ile daireler arasında izlenmesi gereken yol şöyle tespit edilmişti: Evrakın hazırlanan kataloglarının birer nüshası Divan-ı Hümâyûn Kalemi ile Âmedî Odası'nda bulundurulacak ve bir belgeye başvurmak gerektiğinde, buradaki kayıtlardan tarih ve numarası tespit olunup bir pusulaya kaydedilecek ve pusula Hazine-i Evrak'a gönderilerek ilgili vesika buradan istenecekti42. Ancak bu sistem istenen evrakın iade edilmemesi dolayısıyla verimli bir şekilde işletilemediğinden, yeniden bazı değişiklikler yapmak yoluna gidilmiştir. Önce Hazine-i Evrak'ta evrak mahfazalarının üzerine konulacak numara ve gerektikçe oradan alınacak evrak için verilecek pusula numuneleri yaptırılmıştır43. Bundan sonra herhangi bir daire tarafından bir belge istendiğinde; o dairenin görevlisinin, evrakın kimliğinin yazılı olduğu bu matbu forma atacağı imza karşılığı belgeyi alması ve iade ettiğinde de imza formunu geri alması kararlaştırılmıştır. Alınan evrak 15 gün içerisinde geri getirilmediği zaman Hazine-i Evrak bunu aramaya resmen izinli olacaktı. İlgili dairenin belge ile olan işi bitmediğinde süre uzatılabilecekti44.

1892 senesine gelindiğinde Sadrıazam Cevad Paşa zamanında Hazine-i Evrak'ta ve diğer devlet dairelerinde evrakların muhafazası ile arşivlemede dosya usulü sistemine geçilmiştir45. Bu sisteme göre yapılan ilk tasnif Mısır ve Bulgaristan meselelerine ait belgelerdir46. Bu hususa dair çoğu gizli olan bazı irâdelerin suretleri çıkarılıp iki ayrı kutuya konularak anahtarları padişaha sunulmuştur47. Ancak uygulamaya konulan dosya usulünün, 1916 senesine gelindiğinde dahi doğru düzgün uygulanamadığı anlaşılmaktadır48.

İkinci Meşrutiyet döneminde arşiv malzemesinin sadece saklanarak, gerektiği zaman başvurulacak bir belge olarak görülmesi anlayışının yerine, bu malzemenin tarih ve çeşitli bilim dallarının hizmetinde kullanılması düşüncesi yerleşmeye başlamıştır. Tarîh-i Osmanî Encümeninin kurulması ve Tarîh-i Osmanî Mecmuası'mn yayınlanmaya başlaması ile arşivlerin önemi artmış; bu dönemde, Tarîh-i Osmanî Encümeni Reisi olan Ab- durrahman Şeref Bey'e Topkapı ve Sultanahmed civarında bulunan evrak depolarındaki arşiv malzemesinin araştırılarak tasnif edilmesi görevi verilmiştir. Nitekim Topkapı Sarayı mahzenlerinde kalmış toplam 518 araba yükü evrak Abdurrahman Şeref Bey başkanlığında kurulan heyet tarafından tasnif edilmeye başlamıştır49.

1910 yılından itibaren dört sene çalışan heyetin çalışma düzeni bozulduğundan dolayı 6 Nisan 1914 tarihinde Abdurrahman Şeref Bey tarafından Sadâret'e verilen maru- zâtta; çeşitli nedenlerden dolayı, tasnif işinin doğrudan Hazine-i Evrak'a devredilmesi istenmiştir. Bunun üzerine tasnif işi Sadâret evrak müdürü, Hazine-i Evrak müdürü ve Âmedî-i Divan-ı Hümâyûn muavininden oluşan yeni bir heyete verilmiştir50.

Sultan İkinci Abdülhamid'in uzun süren saltanatı döneminde Yıldız Sarayı'nda oluşan muazzam arşiv, Abdülhamid'in tahttan indirilmesiyle İstanbul Merkez Kumandan- lığı'na nakledilmiştir. Burada askerî bir heyet jurnalleri ayırarak el koymuş ve imha etmiş, devlet işlerine ait olanları da Bâb-ı Âlî'de Mahmud Kemal İnal'ın başkanlığındaki heyete göndermiştir. Heyet de, bunları tetkik ile devlet işlerine ait olanları ilgili dairelere göndermiş, aralarında jurnaller çıktıkça onları da askerî heyete iade etmiştir51. 1914 senesinde Yıldız'dan Bâb-ı Âlî'ye nakledilen evrakın incelenmesi ve tasnifi ile Hazine-i Evrak'ta iyi bir şekilde muhafazasının temini için Sadâret ve Dahiliye müsteşarlarından oluşan bir heyetin teşkili kararlaştırılmıştır52.

Osmanlı Devleti'nde arşiv malzemesinin tasnif faaliyetleri devletin en zor durumda olduğu savaş dönemlerinde dahi devam etmiştir. Nitekim Bâb-ı Âlî Kütüphanesi'nde bulunan eski evrakın tanzim ve tasnifinin yapılması için Aralık 1920 tarihinde Ali Emin Efendi başkanlığında Vesâik-i Tarîhiyye Tasnif Encümeni kurulup yeni bir tasnif faaliyetine başlanmıştır53. Tasnif sistemi olarak da; evrakın öncelikle padişah dönemlerine göre ayrı ayrı tomar haline getirilip sandıklara ve raflara konularak daha sonra tomar halindeki evrakın en eski tarihten itibaren komisyona gönderilip evrak ay ay tarih sırasına konulup, konularına göre ayrıldıktan sonra numaranlandırılıp mühürlenerek dosyalanmasına karar verilmiştir. Ayrıca dosyaların sıra numarasıyla kısa özetlerinin bir deftere kaydedilmesi için iki kâtibin görevlendirilmesi ve tasnif edilenlerin ait oldukları yerlere gönderilmesi istenmiş, bozulmuş ve çürüyen kayıt defterlerinin de tamir ettirilmesine karar verilmiştir54. Ali Emin heyeti Nisan 1924 tarihine kadar çalışmalarına devam etmiştir. Personel adedi bir ara 13'e kadar çıkmış olan komisyondan, tahsisat meselesinden dolayı ortaya çıkan bazı ihtilâfa mebnî Ali Emin Efendi'nin istifası ve bazı üyelerin işe devam etmemesi yüzünden tasnif işi durmuştur55. Ali Emin tasnifinde, beylikler döneminden Sultan Abdülmecid zamanına kadar olan süreyi ihtiva eden 180.000 civarında belge padişahların saltanat süreleri esas alınarak tasnif edilmiştir. Bu tasnifte siyasî, askerî, timar ve zeamet tevcihleri, yabancı ülkelerle olan münasebetler, Divan-ı Hümâyûn'a ait meseleler, maarif, inşa ve tamir gibi konularda belgeler bulunmaktadır.

Ali Emin heyetinden sonra, yine kurulan bir heyet vasıtasıyla yapılan tasnif çalışması 1924 senesi Mayıs'ında başmemur unvanıyla İbnülemin Mahmud Kemal İnal başkanlığında başlamış ve Mayıs 1926 senesine kadar devam etmiştir56. İbnülemin tasnifinin özelliği, belgelerin konularına göre ayrılmış olmasıdır. Adliye, askeriye, bahriye, dahiliye, darphâne, defter-i atîka, müsted‘iyât, muhallefât, muharrerât-ı husûsiye, muafiyet ve imtiyazât, saray mesâlihi, ensab, hariciye, hatt-ı hümâyûn, hil‘at, maâdin, maliye, sıhhı- ye, şükr ü şikayet, tevcihât, timar ve zeâmet, vakıf, umûr-ı nâfia konu başlıkları altında, 1425-1873 yılları arasına ait 47.000 adet belgeyi ihtiva eden 29 ciltlik Osmanlıca katalo- ğu mevcut olup, her konu bölümü kendi içinde kaba bir kronolojik sıra takip etmektedir.

1926 yılından sonra tasnif işleri Hazine-i Evrakin sınırlı sayıdaki personeli ve Maarif Vekaleti'nden görevlendirilen personele bırakılmıştır. 1931 yılında Maliye deposunda, miktarı tahmini olarak 30-50 ton civarında olan Osmanlı dönemi evrakının büyük bir ihmal ve gaflet sonucu Bulgaristan'a hurda kâğıt olarak satılması ülkede büyük yankı uyandırmıştır. Buna bağlı olarak da; Ayasofya civarındaki depolarda her türlü korumadan uzak olarak yok olmaya terkedilmiş evrakın varlığından haberdar olunmuş ve Topkapı Sarayı'na nakilleri sağlanarak daha iyi şartlarda korunmaları sağlanmış ve Başbakanlığın bütün kamu kuruluşlarına gönderdiği 10.06.1931 tarihli genelge ile, tarihî arşiv evrakının değerinin takdirinin ihtisas erbabına bırakılarak hiçbir bahane ile evrakın kaybına sebebiyet verilmemesi emredilerek evrakın imhası ve satışının önüne geçilmiştir. Yine bu olaya bağlı olarak Bâb-ı Âlî'deki Sadâret evrakının tasnifi konusu yeniden gündeme gelmiş ve en önemlisi Devlet Arşivinin kurulması konusu Türk idare ve kültür hayatının gündemine girmiştir57.

8 Ekim 1932 tarihli İcra Vekilleri Heyeti kararıyla Muallim Cevdet başkanlığında oluşturulan tasnif heyeti Muallim Cevdet'in 1935 yılında istifa etmesine rağmen 1937 yılına kadar tasnife devam etmiştir. "Cevdet Tasnifi' olarak adlandırılan bu çalışmada 218.833 belge tasnif edilmiştir.

12 Ocak 1935 tarih ve 2/1849 sayılı İcra Vekilleri heyeti kararnâmesi ile devlet arşivinin kurulması, binaların inşası ve arşivci yetiştirmek üzere Avrupa'ya öğrenci gönderilmesi kararlaştırılmış, ancak bu tasarı gerçekleşmemiştir. Arşiv meselesine çözüm bulmak ve düzenlemek üzere Macar arşiv uzmanı ve Osmanlı tarihçisi Dr. Lajos Fekete Türkiye'ye davet edilmiştir. Fekete, 1936-1937 yılları arasında Osmanlı Arşivi ve Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi'nde provenans tasnif sistemi yani arşiv malzemelerinin işlem gördükleri tarihlerdeki aslî düzeni içerisinde fonların parçalanmadan korunup tasnif edilmesi prensibine göre örnek bir tasnif gerçekleştirmiştir. Bu çalışmada 4.642 adet belge tasnif edilerek kataloğu hazırlanmış, ancak daha sonra yapılan tasniflerde bu belgeler diğer tasnif birimlerine kaydırılmıştır58.

1937 yılından sonra provenans tasnif sistemine göre ciddî manada tasnif çalışması ancak 1956 yılından sonra başlamış ve staj için arşiv görevlileri yurt dışına gönderilmiştir. Bu çerçevede, 1980 yılına kadar yapılan tasnif çalışmaları sonucu 2.5 milyon belge tasnif edilmiştir.

1980'li yıllarda arşivin önemi iyice ortaya çıkmıştır. 17-19 Mayıs 1985 tarihinde düzenlenen Osmanlı Arşivleri ve Osmanlı Araştırmaları Sempozyumu'na59 devrin başbakanı, Başbakanlık müsteşarı, dışişleri bakanı, Yükseköğretim Kurulu başkanı ve Türkiye'nin önde gelen tarihçileri katılmıştır. Özellikle devrin başbakanının, Osmanlı Arşivini bir devlet meselesi olarak ele aldıklarını ve bu konuda bir reform hareketine başlama konusunda kararlı olduklarını belirtmesiyle birlikte arşiv konusunda büyük gelişmeler sağlanmıştır. Çıkarılan kanunlar ile birlikte Başbakanlık Tanıtma Fonu'ndan arşivlere belli bir payın ayrılması, çok sayıda personel istihdamı, bina, ekipman ve teçhizat imkanlarının arttırılmasıyla birlikte tasnif çalışmaları büyük bir ivme kazanmış ve tasnifi tamamlanan önemli sayıda belge, katalogları hazırlanarak araştırmacıların hizmetine sunulmuştur. Hâlihazırda bir yandan henüz tasnif edilmemiş belgeler tasnif edilirken bir yandan da tasnifi tamamlanmış belgeler dijital ortama aktarılmaktadır.

Hazırlayanlar: Yusuf İhsan GENÇ, Dr. Mustafa KÜÇÜK, Dr. Raşit GÜNDOĞDU, Sinan SATAR, İbrahim KARACA, Hacı Osman YILDIRIM, Nazım YILMAZ

--------------------------------

24- BOA, İrade Dahiliye 5152; Ayniyat Defteri, 769/51 ve 770/29.

25- Salahaddin Elker, "Mustafa Reşit Paşa ve Türk Arşivciliği", IV. Türk Tarih Kongresi, Ankara 1952, s. 183.

26- BOA, İrade Mesâil-i Mühimme, nr. 658

27- BOA, İrade Mesâil-i Mühimme, nr. 658.

28- Fossati'nin ilk çizdiği plan için bkz. BOA, İrade Mesâil-i Mühimme, nr. 659; Ayrıca binanın yapımında kullanılan inşaat malzemesinin defteri için bkz. DUİT, 37-2/11-10.

29- BOA, İrade Dahiliye, 7066.

30- İnşaatı tamamlayan Fossati’ye nişân-ı âli verilmiş, yine Fossati’nin talebi üzerine kardeşine de 4. dereceden bir adet nişan verilmesi uygun bulunmuştu (İ. Mesâil-i Mühimme, 699).

31- BOA, İ. Meclis-i Vâlâ, 4093; A. DVN, 42/12.

32- BOA, A. MKT. NZD, 17/79.

33- Atilla ÇETİN, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin, Osmanlı Devlet Arşivi ve Mülgâ Sadâret Evrakının Muhafazası Hakkında Aldığı Kararlara Ait Bazı Belgeler", Tarih Enstitüsü Dergisi, (19811982), sayı 12, s. 593-595.

34- Çetin, a.g.m., s. 593-595.

35- Çetin, a.g.m., s. 597.

36- BOA, İ. Meclis-i Vâlâ, 1869; A. DVN. MKL, 63-A/1; İ. Meclis-i Vâlâ, 12019. Ayrıca bkz. Necati Aktaş, "Osmanlı Döneminde Arşivciliğimiz ve Tasnif Çalışmaları", Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Mart 1985, sayı 1, s. 68 ve Ali Akyıldız, Tanzimat Dönemi Osmanlı Merkez Teşkilâtında Reform, İstanbul 1993 s. 76.

37- BOA, İ. Meclis-i Vâlâ, 4093.

38- BOA, A. DVN, 42/12.

39- BOA, İ. Meclis-i Vâlâ, 12019 ve 9956.

40- BOA, A. DVN, 42/12 ve Cevdet Dahiliye, nr. 1050'de 1264 Muharrem [10.12.1847] tarihi üçüncü bölüme başlangıç olarak alınmaktadır. Ancak İ. Meclis-i Vâlâ, 4093 ve A. DVN. MKL, 63-A/5'te 1265 Muharrem [28.11.1848] tarihi üçüncü kısma başlangıç olarak alınmaktadır. 1264 senesi iradelerinin numune olarak tasnif edilmiş olması göz önüne alınarak 1265 senesi Muharremi'nin üçüncü kısma başlangıç olarak kabul edilmesi daha uygun görünmektedir.

41- BOA, İ. Meclis-i Vâlâ, 4093; A. DVN, 42/12.

42- BOA, İ. Meclis-i Vâlâ, 5150; Akyıldız, a.g.m., s. 74.

43- BOA, A. DVN. MKL, 63-A/13.

44- BOA, İ. Meclis-i Vâlâ, 12019.

45- BOA, DUİT, 37-2/11-4.

46- BOA, İ. Dahiliye, 1311.Ca/17 ve İ. HUS, 1310 Ca/102.

47- BOA, İ. Dahiliye, 1312.B/18 ve Y. A. HUS, 316/29.

48- BOA, DUİT, 37-2/11-4.

49- Abdurrahman Şeref, "Evrak-ı Atîka ve Vesâik-i Tarihiyyemiz", TOEM, 1. cüz, 1 Kânûn-ı Evvel (1326), İstanbul 1328, s. 265. Türkçe neşri için bkz. İsmet Binark, "Arşivlerimizin Değeri ve Son Vak’anüvis Abdurrahman Şeref Bey'in Evrak-ı Atîka ve Vesâik-i Tarihiyyemiz Adlı Yazısı", Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, XXIX/1 (1980), s. 23-38.

50- BOA, BEO, 320696.

51- BOA, Meclis-i Vükelâ, 159/81; Tahsin Öz, "Yıldız Maruzât Dairesi Arşivi", IV. Türk Tarih Kongresi, Ankara 1952, s. 453.

52- BOA, Meclis-i Vükelâ, 186/12.

53- BOA, BEO, 349985.

54- BOA, BEO, 349985 ve 350226.

55- Atilla Çetin, "II. Meşrutiyet Döneminde Arşivlerimize Ait Belgeler", Türk Dünyası Araştırmaları, sayı 34, Şubat 1985 İstanbul, s. 6.

56- Çetin, aynı yer.

57- Bu konuda daha fazla bilgi için Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü yayınlarından Bulgaristan'a Satılan Evrak ve Cumhuriyet Dönemi Arşiv Çalışmaları ve Bulgaristan'daki Osmanlı Evrakı adlı eserlere bakınız.

58- Necati Aktaş-Yusuf Halaçoğlu, "Başbakanlık Osmanlı Arşivi", DİA, c. V, s. 122-126.

59- Bu konuda geniş bilgi için bkz. Osmanlı Arşivi ve Osmanlı Araştırmaları Sempozyumu, İstanbul 1985.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 29 Nisan 2024
İmsak 04:20
Güneş 05:58
Öğle 13:06
İkindi 16:56
Akşam 20:05
Yatsı 21:37
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 33 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Konyaspor 34 36
16. Gaziantep FK 34 34
17. Hatayspor 34 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Girona 33 71
3. Barcelona 32 70
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14
Günün Karikatürü Tümü