Osmanlı Devleti’nden Cumhuriyet’e Norşin Dergâhı
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bulunan Sünnî Kürt aşiretlerine bağlı halk, Müslüman ve Sünnî olmak itibariyle, Malazgirt Savaşı, Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail’e karşı savaşı ve sonraki yıllarda devam eden Osmanlı- İran mücadelelerinde Osmanlı Devleti’nin yanında yer almışlardır. Buradaki en önemli kıstas İslam ve Sünnilik olmuştur.
İran’ın Şiileştirme politikalarına karşı mücadele, askerî tedbirlerden ziyade medreseler ve dergâhlar vasıtasıyla yürütülmüştür. Medreseler ve dergâhlar bu mücadelelerinde yalnız Şiiliğe karşı Sünnîliği savunmamış aynı zamanda sünnîliğin tesmsilcisi olarak gördükleri üsmanlı Devleti’ni de savunmuşlaradır.
Bu doğrultuda Norşin Dergâhı’nın kurucusu olan Abdurrahman-ı Tâğî, 1880’de yılında Tâhâ Hakkârî’nin oğlu Şeyh Ubeydullah’ın Şii ve Rafizîlerle yaptığı silahlı mücadele [1] için mürid ve muhiplerini cihada davet eden bir
mektup yazmıştır. Mektubat’ın 55. mektubundaki bu davetinin gerekçeleri okunduğunda, başta Norşin Dergâhı olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki birçok medrese ve dergâhın kendilerini tanımlama ve konumlandırmalarını nasıl yaptıkları görülmektedir. Abdurrahman-ı Tâğî tarafından savaş sebebi sayılan bu gerekçeleri şu şekilde sıralayabiliriz.
- İlk üç halife olan Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’a dil uzatılması.
- Ehl-i Sünneti tekfir etmeleri
- Sünnî inancında olan insanları kendi mezheplerine döndürmek için uğraşmaları
- Devlet-i Aliyye-i Osmâniye’ye duâ etmekten men etmek istemeleri. [2]
Bu gerekçeler nedeniyle Nehri Dergâhı’ndan ayrılan kollara müntesip müridlerden çok sayıda kimse mezkûr mücadelede yerini almak konusunda gönüllü olmuş, ancak böyle bir sefer gerçekleşmemiştir.
Başta Norşin Dergâhı olmak üzere doğu medrese ve dergâhlarının çok büyük bir çoğunluğu medreselerin kapatılmasına kadar devletin yanında yer almışlarlardır. Norşin şeyhlerinden Şeyh-i Fethullah Verkânisî, 93 harbi olarak bilinen 1293 yılındaki Osmanlı Rus savaşında Abdurrahman-ı Tâğî’nin halifeleri ile birlikte savaşa katılmıştır. Bu savaşta Sıbğatullah-i Arvâsî’nin oğlu Şeyh Celâleddin ve halifesi Şeyh Hâlid-i üleki ile Motkan [3] bölgesinde mücâdele eder. Şeyh Halid bu savaşta şehid düşer. [4]
Birinci Dünya Savaşı ile Doğu Anadolu bölgesinde birçok bölgeye giren Ruslar, kurulması planlanan Ermeni devleti sınırları içinde gösterilen Muş ve Bitlis bölgesine kadar gelmişlerdi. İşte bu yıllarda bölgenin neredeyse bütün medrese ve dergâhları gibi [5] Norşin Dergâhı da savaştaki yerini almıştır. ü dönemde dergâhın şeyhi Abdurrahman-ı Tâğî’nin oğlu Hazret ismiyle anılan Şeyh Muhammed Ziyauddin’dir. Hazret, Ruslar’ın yaklaşması üzerine talebelerini son ana kadar bekletir ancak milis güç olarak savaşabilmek amacıyla evini ve ailesini Garzan [6] bölgesine taşır. Ailesini orada bıraktıktan sonra savaş kıyafetleriyle yanına kardeşlerini ve Şeyh Muhammed Alaaddin, Şeyh Mahmud-i Karaköyî ve Şeyh Ahmed-i Haznevî’yi alarak Bitlis yönüne doğru hareket ederek köy köy işgal altındaki yerlerde savaşırlar. Bu sırada Muş ve Norşin tamamen işgal edilmiş Ruslar Bitlis’e doğru yaklaşmış durumda idi. Şeyh Muhammed Ziyauddin’in emriyle halifelerinden Alaaddîn Bitlis’e gitmiş ve orada Said Nursi ile görüşmüştür. Said Nursi onlara Bitlis’e gelmemelerini, kendilerinin savaşacağını ifade etmiştir. Hakikaten Said Nursî burada savaşmış ve esir düşmüştür. [7] Şeyh Muhammed Ziyauddîn’in kardeşleri Muhammed Said ve Muhammed Eşref de bu savaşta şehid düşerler. Bu durum üzeine şeyh, “Seydâzâdeler bir şehid verdikleri için Allah’a şükürler olsun” diyerek etrafındakileri teselli eder. Daha sonra askerlerle birlikte hareket eden Şeyh Muhammed Ziyauddîn, Bitlis’in kurtuluşunda bizzat savaşır. Nehat Dağı civarında yine Ruslarla karşılaşırlar ve onları yenerler. Bu sırada Atatürk de 16. Ordu komutanı olarak Bitlis’e gelir. Asker ve milis güçlerinin gayreti ile 8 Ağustos 1916 tarihinde Bitlis yaklaşık altı ay süren işgalden kurtulur. [8] Bu sırada Şeyh Fethullah-i Verkânisî’nin damadı ve aynı zamanda Van müftüsü olan Molla Ömer Efendi yaralanır. Şeyh Muhammed Ziyauddin kolundan yaralanır ve Bitlis’te hastanede sağ kolu kesilir. [9] Savaştaki gayretleri nedeniyle Sultan Reşad tarafından kendisine Gümüş Liyakat Muharebe Madalyası beratı verilir. [10]
Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı başlatacağı yıllarda özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan âlim ve şeyhlerin toplum üzerindeki etkisini iyi tespit etmiş ve onların nüfuzlarından yararlanmak istemiştir. Birinci Dünya Savaşı’nda Şeyh Muhammed Ziyauddîn’in ve Milis kuvvetlerinde Yüzbaşı olarak görev yapan Şeyh Masum’un gayreti resmî olarak taltif edilmiş ve Milli mücadelede de katkılarını talep edilmiştir. Atatürk, Bitlis’in kurtuluş yıllarında tanışmış olduğu Şeyh Mehmet Küfrevî’nin oğlu Şeyh Abdulbâki Efendi’ye[11] ve Şeyh Muhammed Ziyauddîn’e teşekkür etmiş ve yazdığı bir mektupta onu Kurtuluş Savaşı öncesi Şarkî Anadolu Mûdâfa-i Hukuk Cemiyeti’nin “en muhterem azasından” gördüğünü söyleyerek yardımlarını talep etmiştir. “Norşinli Meşayih-i İzamdan Şeyh Ziyaeddin Efendi Hazretlerine” şeklinde başlayan mektup “Muhabbet ve hürmetlerimin kabulünü rica ve o havalideki bilcümle vatandaşlarıma selâmlar ithaf eylerim Efendim Hazretleri” cümlesiyle bitmektedir. [12]
Cumhuriyetin ilanından sonra, ilk yıllarda medreselerin ve tekkelerin kapatılması, halifeliğin kaldırılması ile somut şekilde ortaya çıkan paradigma değişikliğinin yansıması Doğu ve Güneydoğuda bulunan ve hem Birinci Dünya Savaşı ve hem de Kurtuluş Savaşı’nda katkı sağlayan dergâh ve medreselerde kaygı, korku ve ardından tepki şeklinde görülmüştür. Bu süreçte, Şeyh Said olayına ve Bitlisli Şeyh Selim İsyanına [13] karışmamış olmasına rağmen, Norşin Medresesinin ünlü müderrisi Şeyh Masum, Ohin’li Şeyh Alaaddîn, Van müftüsü Masum Arvasi, Sıbğatullah-i Arvâsî’nin çocuklarından Abdullah ve onun oğlu Ahmed, Sultan Veled, Şeyh Muham- med Hazin el-Firsâfî’nin ailesinden Şeyh Abdullah ve hizmetkârı Molla Mahfuz ile birlikte İzmir’e sürgüne gönderilir. [14] Burada iki yıl zorunlu ikamete tabi tutulurlar. 1930 yılında Ağrı-Zilan olayları neticesinde hiçbir ilgisi olmamasına rağmen yine Şeyh Alaaddîn ve amcasının oğlu Sultan Veled birlikte Gaziantep cezaevine gönderilir.
Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda dergâhların büyük bir ço- ğunlu müridleriyle birlikte savaşa katılırken Anadolu coğrafyasını İslam’ın ve Sünniliğin son kalesi olarak görmüşlerdir. Ancak sonraki uygulamalar, bölge medrese ve dergâhlarının resmî olana güvensizliği şeklinde sonuçlanmış ve bu durum halen belli oranda devam etmektedir.
Doç. Dr. İbrahim Baz/Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
---------------------------
[1] Tâhâ’l-Hakkârî’nin oğlu Şeyh Ubeydullah, Şii ve Rafizilerin bölgedeki genişleme çalışmalarından rahatsız olmuş bunun üzerine mürid ve onu destekleyen bazı aşiretlerden
sağladığı ordusuyla İran üzerine yürümüş ve Urmiye kadar vardıktan sonra Tebriz’e doğru yürürken İran ordusu tarafından yenilerek geri dönmek zorunda bırakılmıştır. Bu saldırı sırasında destek olan Timur Paşa Han’ın adamları, aşiretlerin yaptıkları yağmalar, İran’daki bazı aşiretlerin yeniden Şah’a bağlılıklarını bildirmeleri ve aşiretler arasında ortaya çıkan fikir ayrılıkları nedeniyle 7000-12000 arası bir orduya sahip iken çok sayıda kayıp ve yalnız birkaç yüz kişi geri dönmüştür. Sonunda Osmanlı Devleti tarafından Mekke’ye gönderilmiş ve 1883 tarihinde orada vefat etmiştir. Bu olay ilk başlarda devlet kurma fikri olmamasına rağmen sonuşta Şeyh Ubeydullah’ın değişik güçleri yanına alarak bağımsız bir devlet fikrine kadar gitmiştir. Ancak başarısız bir girişim olarak kalmıştır. Martin Van Bruinessen, Ağa Şeyh Devlet, trc. Banu Yalkut, İstanbul: İletişim Yay., 2008, s. 372; Altan Tan, Kürt Sorunu, İstanbul: Timaş Yay., 2009, s. 94-97; Ahmet Deniz, “İngiliz Belgelerinde Şeyh Ubeydullah’ın İran Saldırısı”, Seyyid Tâhâ-i Hakkâri Sempozyumu (24-26 Mayıs 2013), İstanbul 2014, s. 239263; Engin Korkmaz, “Şeyh Ubeydullah Ayaklanması”, Seyyid Tâhâ-i Hakkâri Sempozyumu (24-26 Mayıs 2013), İstanbul 2014, s. 338-345; Melike Sarıkçıoğlu, “İran Arşivlerine Göre Şeyh Ubeydullah İsyanı”, Kilis 7Aralık Üniveristesi Sosyal Bilimler Dergisi, Kilis 2013, III, sayı: 5, s. 1-35; Mehmet Fırat Kılıç, Sheıkh übeydullah’s Movement, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), The Institute of Economics and Social Sciences of Bilkent Üniversity, Bilkent 2003, s. 89.
Tâhî, Mektuplar, s. 138-140.
[3] Bugün Bitlis iline bağlı Mutki ilçesi ve çevresini ifade eden üsmanlı döneminde idari bir bölge adı. Bk. http://www.nisanyanmap.com/
[4] Korkusuz, age, s. 193.
[5] Van bölgesinde Abdulkahîm-i Arvâsî ve halifesi Van Müftüsü Muhammed Sıddık Efendi, Fehim Arvâsî’nin oğlu Şeyh Masum Efendi (ö. 1941), Bitlis’te Müftü Abdülmecit (Eren) Efendi (ö. 1948), Hizan Müftüsü Abdulmecit (Zeki) Efendi ve Şeyh Muhammed Küfrevî’nin oğlu Şeyh Abdulbaki Efendi bunlardan birkaçıdır. Bk. Ali Sarıkoyuncu, Milli Mücadelede Din Adamları, Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., 2012, I, 26; II, 242, 255; Recep Çelik, Milli Mücadelede Din Adamları, İstanbul: Emre Yay., 1999, II, 44; Cemal Kutay, Kurtuluşun ve Cumhuriyetin Manevi Mimarları, Ankara 1973, s. 121.
[6] Siirt iline bağlı Kurtalan ilçesinin Yanarsu beldesinin ve bölgenin eski adıdır. 1938 yılına kadar ilçe merkezi iken bu tarihten itibaren Garzan ilçesi Mısriç beldesine taşındı ve 1944 yılında ilçenin adı Kurtalan olarak değişti (http://www.kurtalan.gov.tr/default_ b0.aspx?content=1031).
[7] Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, s. 111-118.
[8] H. Fahri Çeliker, “Bitlis’in Kurtuluşu”, Atatürk, Muş ve Bitlis’in Kurtuluşu, Ankara 1985, s. 2.
[9] İstanbul Hükmeti tarafından kendisine protez bir kol gönderildiği rivayet edilmektedir. Bk. Kadir Mısıroğlu, Kurtuluş Savaşında Sarıklı Mücahidler, İstanbul: Sebil Yay., 2014, s. 339.
[10] Bu belge şu şekildedir: “Mevki’i harpte fevkal’ade şecâat ve cesaret ibrâzı sûretiyle hizmet-i vataniyyede bulunan erkân ve ümera ve zabitân ile küçük zabitân ve efradı ve me’murîn-i askeriyye ve mülkiyyenin beyne’l-emâsil bâis-i fahr ve mübahât olacak sûretde taltîf ve tesrîri emr u fermâ-i hümayûn-i padişâhânem iktizâ-yı celîlinden bulunduğuna ve Milis ruesâsından kudvetu’l-emâsil ve’l-akrân Şeyh Hazret Ziyauddîn Efendi Mutki ve Huyût cihetlerindeki muharebâtda şuhûd olunan fedakârlığından nâşî ... seniyye-i şâhânem olduğuna binaen bi’l-isti’zân şerefsâdır olan irâde-i seniyye-i mülûkânem hükm-i münîfine ve nizamnâme-i mahsûsuna tevfîkan kendisine Gümüş Liyakat Muharebe Madalyası i’ta kılınmış olduğunu mutazammın işbu Berât-i Alîşânî ısdâr olundu. Hurrire Fi’l-Yevmi’l- hâdî aşer min şehri Ramadâni’l-Mubarek senetu erba’a ve eelâsûn ve selasemiete ve elf (11 Ramazan 1334). Bk. Kadir Mısıroğlu, age, s. 339.
[11] Atatürk’ün Şeyh Abdulbaki’ye yazdığı mektup Nutuk’un 48. Belgesidir. Ayrıca aralarından çok sayıda mektuplaşma olmuştur. Bunlardan 04.03.338/1922 tarihinde Meclis başkanı iken yazdığı mektubun bir bölümü şu şekildedir: “(...) Müşterek mesal-i vataniyemizin muvaffakiyetine mani olmak memleketi müteferrik kısımlara ayırarak hepimizi birbirimize düşürmek suretiyle millet ve memlekete felaket getirmek isteyen düşmanlar, ma’lum olduğu üzre ortaya bir Kürdistan meselesi çıkarmışlardı. Düşmanların bu nam altında parlak vaidlerle devam eden zehirli teşvikat ile bazı cahil insanları iğfal için bugün dahi çalışmakda oldukları görülmektedir. Nüfuzunuzun cari olduğu mıntıkada, bütün memleketi mahvetmek maksadıyla vuku bulan bu nevi teşvikat ve tesiratı ibtal ve saadet-i memleket yolundaki hidemata keremiyetle devam buyurulmasını rica ederim. Buradan bazı
arkadaşlar da aynı maksatla çalışmak üzre o havaliye gönderilmişlerdir. Gözlerinizden öper ve muvaffakiyet temenni eylerim efendim.” Bk. Fethi Tevetoğlu, “Atatürk’ün Nakşibendi Şeyhi Küfrevîzâde Abdulbâki Efendi’ye Yazdığı Mektuplar”, Hayat Tarih Mecmuası, sayı: 12, Aralık 1973, s. 20-24.
[12] Kemal Atatürk, Nutuk Vesikaları, Ankara: Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atarürk Araştırma Merkezi Yay., 1991, s. 652.
[13] Geniş bilgi için bk. Nevzat Bingöl, Bitlis isyanı ve Şeyh Selim, İstanbul: Do Yay., 2013.
[14] Süleyman Uludağ, “Hâlidiyye”, DİA, XV, 298; Rüya Kılıç, “Osmanlı Devleti’nde Yönetim- Nakşbendî İlişkisine Farklı Bir Bakış: Hâlidî Sürgünleri”, Tasavvuf: İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, sayı: 17, 2006, s. 117.
İmsak | 06:40 | ||
Güneş | 08:12 | ||
Öğle | 13:02 | ||
İkindi | 15:22 | ||
Akşam | 17:43 | ||
Yatsı | 19:09 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 14 | 38 |
2. Fenerbahçe | 14 | 32 |
3. Samsunspor | 15 | 29 |
4. Eyüpspor | 15 | 26 |
5. Beşiktaş | 14 | 25 |
6. Göztepe | 14 | 24 |
7. Başakşehir | 14 | 22 |
8. Konyaspor | 15 | 19 |
9. Rizespor | 14 | 19 |
10. Gaziantep FK | 14 | 18 |
11. Sivasspor | 15 | 18 |
12. Antalyaspor | 14 | 18 |
13. Trabzonspor | 14 | 16 |
14. Kasımpasa | 14 | 16 |
15. Kayserispor | 14 | 15 |
16. Alanyaspor | 14 | 14 |
17. Bodrumspor | 14 | 11 |
18. Hatayspor | 14 | 8 |
19. A.Demirspor | 14 | 2 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Kocaelispor | 15 | 32 |
2. Bandırmaspor | 15 | 31 |
3. Erzurumspor | 15 | 28 |
4. Karagümrük | 15 | 27 |
5. Keçiörengücü | 15 | 24 |
6. Ankaragücü | 15 | 23 |
7. Ahlatçı Çorum FK | 15 | 23 |
8. Ümraniye | 15 | 22 |
9. Igdir FK | 15 | 22 |
10. Pendikspor | 15 | 22 |
11. Gençlerbirliği | 15 | 22 |
12. Boluspor | 15 | 21 |
13. Amed Sportif | 15 | 21 |
14. İstanbulspor | 15 | 20 |
15. Esenler Erokspor | 15 | 18 |
16. Şanlıurfaspor | 15 | 18 |
17. Manisa FK | 15 | 17 |
18. Sakaryaspor | 15 | 17 |
19. Adanaspor | 15 | 8 |
20. Yeni Malatyaspor | 15 | -3 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Liverpool | 14 | 35 |
2. Chelsea | 15 | 31 |
3. Arsenal | 15 | 29 |
4. M.City | 15 | 27 |
5. Nottingham Forest | 15 | 25 |
6. Aston Villa | 15 | 25 |
7. Brighton | 15 | 24 |
8. Bournemouth | 15 | 24 |
9. Brentford | 15 | 23 |
10. Fulham | 15 | 23 |
11. Tottenham | 15 | 20 |
12. Newcastle | 15 | 20 |
13. M. United | 15 | 19 |
14. West Ham United | 15 | 18 |
15. Everton | 14 | 14 |
16. Leicester City | 15 | 14 |
17. Crystal Palace | 15 | 13 |
18. Ipswich Town | 15 | 9 |
19. Wolves | 15 | 9 |
20. Southampton | 15 | 5 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Barcelona | 17 | 38 |
2. Real Madrid | 16 | 36 |
3. Atletico Madrid | 16 | 35 |
4. Athletic Bilbao | 17 | 32 |
5. Villarreal | 15 | 26 |
6. Real Sociedad | 16 | 24 |
7. Osasuna | 16 | 24 |
8. Mallorca | 17 | 24 |
9. Girona | 16 | 22 |
10. Celta Vigo | 16 | 21 |
11. Real Betis | 16 | 21 |
12. Rayo Vallecano | 15 | 19 |
13. Sevilla | 16 | 19 |
14. Las Palmas | 16 | 18 |
15. Getafe | 16 | 16 |
16. Deportivo Alaves | 16 | 15 |
17. Leganes | 16 | 15 |
18. Espanyol | 15 | 13 |
19. Valencia | 14 | 10 |
20. Real Valladolid | 16 | 9 |