09.05.2020, 17:32

Anam, Anneler, Vefa Abideleri

 İnsanız biz insan…

Tabiattaki diğer canlılar gibi, merhametle doğuran, büyüten, koruyan, dünyanın tüm anneleri gibi bir Anamız var.. Bizi kendisi de aç kalıp, açık kalmasına rağmen tok tutan, üzerimizi örten, bize sevgiyi, merhameti, vermeyi, fedâkarlığı öğreten Analar…

Bir güne sığar mı seni anmak Anneciğim?

Güzel Annem..

Bu gün seninle hasbihâl edeceğim ve minnetimi söylemeye dilim döndüğünce gayret edeceğim

Anam..

Hep dersin ya, “Bu kapıda sizin için durdum.” diye.

Babam askerdeyken daha 18 yaşında gencecik bir gelinken, beni sırtına sarıp tarlaya gittiğini, ormana gittiğini, hem çok korktuğunu ve ağladığını, benim daha yaşına bile girmeyen bir bebekken bile seninle ağladığımı anlatırdın ya..

Güller Gülü (SAV) buyuruyor; “Cennet anaların ayakları altındadır.” diye.

Sen de söylersin gelinlere kızlara, özellikle de hamileliğin zor günlerinde. “Yavrum, analık kolay mı?” diye. Analık zordur elbet. Evlât hep vermeden alan değil mi anneciğim, hangi yaşta olursa olsun.

Anneciğim, bize önce “Yok!” kavramını öğrettin. Yoktu gerçekten.

Rahmetli Babacığım, fabrikada çalışırken yemekte çıkan bir portakalı, elmayı cebine koyar eve getirirdi çocuklarına.

Fabrikadan verilen aylık dört kalıp sabunla o ay bizi de çamaşırları da yıkardın.

Hatırlıyor musun annem, ortaokul birinci sınıfa giderken bir parka almıştınız bana. O kadar büyüktü ki yürüyen parka gibiydim. Sonra onu lise ikiye kadar giydim. Artık ceketimden bile kısaydı, mont gibiydi.

Ama mutluyduk annem. Hep birlikte. Sevginleydik hep.

Anne, tarlada çalışırken dayım gelmişti, boynunda bir fotoğraf makinesi ile. 9-10 yaşlarındaydım sanırım. Resmimizi çekmişti. Senin ayağında bez donun (şalvar) vardı. Yanımızda da öküzlerimiz. Ne çok severdim o öküzleri. Kaküllerini tarardım. Sonra babaannem Hacc’a giderken satmıştı da çok ağlamıştık arkalarından..

Sen dayıma kızmıştın “Çekme bu halde resim!” diye. Annem iyi ki çekmiş bak, o yaşlardaki tek resmimiz ikimizinde. Ayrıca ben hergün bakıyorum o resme.

Köyden ortaokul çok uzaktı.

12 yaşında okumak için çok uzaklardaki bir kursa gittim. Sen gitmemi istememiştin. Ben hiçbir şeyin farkında bile değildim. Eve sadece yazın bir ay gelebiliyorduk köye, evimize…

Bitlenmiştik kursta. Sınıf arkadaşlarım görecek diye çok utanırdım. Daha sonra yine bitlendik gerçi terör operasyonları için daha teğmenken dağa çıkınca..

Neyse, annem duvarın dibine çöküyordum, hani Rahmetli dedem, damın duvarına çöküp de yaslanırdı ya. Aynen öyle, geceleri kalkar, kursun büyük salonunun duvarının dibinde hıçkırıklarla ağlardım anne. Seni çok özlerdim. Hep kokun kaldı burnumda annem.. Sızlatır burnumu hep doyamadığım kokun… Özlediğim sevgin annem..

Yıllar geçiyor Annem.

Yaşlanıyoruz…

Tabii sen senin yaşadıklarını biliyorsun.

Hani dedin ya geçenlerde telefonda ağlayarak. Bir şey oldu zannetmiştim ağlarken sen. “Tarlada dolaşıyordum, 45 sene önce kardeşin Mustafa’ya tokat atmıştım gereksiz yere. Tam ordayım, çökekaldım buraya. Neden vurdum çocuğuma diye ağlıyorum.”

Annem. Biz de seni çok özlüyoruz. Her gün seni yaşıyoruz. Kardeşim sana küstü diye dedin ya ağlayarak. “Ben O’nu üç sene emzirdim.”

Annem sevgi verdiğin bir günün bile hakkı ödenir mi?

Babaannemi çok sevmeme hep kızdın.

Haklısın Annem de Allah’tan korkarım, kanımda kanı var. Bende çok emeği ve sevgisi var.

Ama senin ve babam için çok üzülüyorum. Herşey kilitli. Şeker bile, sabun bile, yağ bile. Ev iki katlı ve dört oda. Ama biz kocaman ortaokul, lise talebesi idik. Anne, baba, üç delikanlı olacak oğul, bir küçük kız çocuğu, bir bebek oğul. Yani beş çocukla aynı odada yatıyor, kalkıyorduk.

Neler çok görülmüş anam babacığımla sana.

Olsun anam, Allah senin imanla geçirdiğin, sabırla yaşadığın günlerin karşılığını verecek elbet.

Sonra annem, birliğimle güneydoğuya gittim.

Teğmenim. 23-24 yaşındayım.

Cüdi Dağı’nın dibindeyiz. Bitlendik, aç, çamur, pislik, özlem..

Tek iyi şey, ast, üst tüm personel birbirine sevgi ve saygı ile bağlı. Tabur Komutanı, ailenin dedesi, Bölük Komutanları baba ve amcalar, Takım komutanları yani bizler ağabeyler..

Arada bir Silopi’ye inip arıyorum seni.

Kış çok sert. 1990-91 Kışı. Diyorsun ki; “Yavrum burada fırtınada evlerin çatıları uçtu. Ne yapıyorsunuz?” “Ana burada havalar çok iyi.” diyordum sana hep.

Nasıldı biliyor musun ana?

Çadırlarda kalıyoruz. Üstleri akıyor, içinde çamur.. Yağmur oluğu diye çadırın içine adeta kanallar açtık. Dere gibi.

Bir gün dedin ki annem; “Oğlum gece yarısı dışarıya çıkıyorum, Ay’a bakıyorum. Oğlum da bakıyordur diye.” Ana o günden sonra dağda gece çıktığım pusularda Ay’a dürbünle bakıyordum, anamla aynı anda bakmak için. Sonraki yıllarda ve halen hep bakarım Ay’a Anam. Anamla aynı anda aynı yere bakarım diye.

Ne müthiş bir sevgi senin ki be annem sen Düzce’nin Çele Köyü’nde, ben Silopi’de dağ başında, aynı anda Ay’a bakarak özlem gidermek..

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, annenize ve babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine öf! bile deme! Onları azarlama! İkisine de güzel söz söyle! Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de Sen onlara (öyle) rahmet et (diyerek dua et!)” İsra 23, 24. Yine Allah’ımız (CC): “Biz insana, anne babasına (en güzel bir biçimde davranmasını) emrettik. Çünkü annesi onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. O halde Bana ve annene babana şükret! Dönüş Banadır.” Lokman 14.

Annem Allah’ımız (CC) talimatını vermiş zaten. Hamdolsun ki sana fıtratında annelik şuurunu, bize de evlatlık mes’uliyetini vermiş.

Annem. Sonra Acemi Birliklerinde Yüzbaşı iken Bölük Komutanı oldum.

Neyi farkettim biliyor musun?

Ana, Anadolu senin gibi, yürekli, fedâkar, vatansever, imanlı analarla doluymuş meğer. Hani Harp Okulu’na beni ziyarete gelince nizamiyeden geçen Harbiyeli’leri görünce babama demişsin ya; “Bu çocuklar tornadan çıkmış gibi, hepsi birbirine benziyor. Hangisini kucaklayayım Oğlum diye?”

Aynen onun gibi anam, Anadolu’nun tüm anaları kucaklanası, elleri öpülesi imiş meğer.

Neden mi?

Gelen askerler Anadolu’nun heryerinden geliyorlar. Türk, Kürt, Abaza, Çerkez, Arnavut, Gürcü, Boşnak.. Sünni, Alevi.. Ama annem, hepsi tornadan çıkmış gibi, terbiyeli, fedâkar, saygılı, itaatkâr. Devlete ve millete kurban olmaya gelmişler.

Çanakkale’de 100 sene önce oğlunu kınalayıp gönderen ana ne yazmıştı Komutana? “Evladım, bizde üç kıymete kına yakarlar, koça kına yakarlar, Allah’a kurban olsun diye. Gelin giden kıza kına yakarlar, gittiği evde eşine evlatlarına kurban olsun diye. Askere giden oğula kına yakarlar, vatanına, milletine, dinine feda olsun diye.

Annem hala tüm analar oğullarını aynı terbiye ile yetiştirip askere gönderiyorlar. Hem de hepsi. Meğer Askerliği bu necip Millet Analardan öğreniyormuş.

Biz sadece, selam vermeyi, silah tutmayı ve harp etmeyi öğretiyormuşuz. Askerliğin ruhunu anneler veriyormuş.

O şehit cenazesinde dudaklarını ısırıp kanatıpta yine gözyaşını saklamayı beceren anneler.. Anam, ülkenin gerçek koruyucu melekleri de annelermiş. Siz o yüce ruhu vermeseniz, evlatlar şehit olmaya düğüne gider gibi gidebilirler mi?

 

Annem, geçen sokakta yürürken insanların gelişigüzel, tüm çamaşırlarını kurutmak için dışarıya astıklarını gördüm. Sahi ben ne senin ne de babamın atletini bile görmedim hiçbir yerde. Sen nerede kurutursun annem çamaşırlarını? Gerçi köyümüzde kimsede görmedim. Bu iffet ve asalet! Ne büyük bir ahlak seviyesi annem. Allah devam ettirmeyi tüm milletimize nasip etsin. Aynı şekilde sizleri ben pijamalarınızla da görmedim. Bu nasıl bir özlem anne biliyor musun? Hani gevur memleketlerinde uzun süre kalırsın da Ezan sesi özlersin, minareler görmek istersin ya. Toplumun geçmişteki bu iffetini de şimdilerde öyle özlüyoruz annem.

Şunu gördüm annem, “Ana; her yaşta ana, çocukta her yaşta maalesef çocuk.”

Annem seni çok özlüyoruz.

Tabii çok değer verdiğimiz bir anne daha var hayatımızda. Eşimiz.. O’nun anne olurken yaşadıklarına, ağrılarına, çaresizliklerine tanıklık ediyoruz. Bu arada, annelik hamilelikle başlıyor.

Babalık mı? O doğumdan sonra. Kocalar hamilelikle beraber baba gibi davranmalı, eşini yalnız bırakmamalı. O’nun evlâdı için verdiği çaba ve emeğe anlayışla, sevgi ve saygı ile bakmalı.

“Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz.” demiş ya Atalar Ana. Sen dert yükünü de, efkarımızı da, sevincimizi de çeken en değerli varlığımızsın.

Sen “Ananın bastığı yavru incinmez.” misali söyle Anam. Senin söylediğin herşey küpe kulağımıza. Haa birde şaşırma, hala süren cahilliğimize annem. Sen de söylemiyor musun, “Böyük anamın lafları geliyor aklıma!” diye. “Yaşlandıkça kıymetini anlıyorum. Ne akıllı kadındı.” diye. Demek dünyanın düzeni böyle anam.

Analar her yaşta çekiyor demekki çocuklarını, ya da çocuklarından çekiyor. 

Ne diyelim annem, “Seni çok seviyoruz.” demekten başka. Biz hep alan taraftayız. Ne ile ödenir ki ana hakkın? Çiçekle mi? Basit hediyelerle mi? Anneler günündeki komplimanlar, kandildeki telefonlar, Bayram ziyaretleri ile mi? Hayır!..

Anne, sen bize hakkını ebediyen helal et, yoksa ne yaparız biz?

Duaya da devam et, Allah kendi merhametinden vermiş annelere. Ana duasını Rabbim geri çevirmez İnşaallah.

ANNE

İlk kundağın

Ben oldum, yavrum;

İlk oyuncağın

Ben oldum.

Acı nedir

Tatlı nedir... bilmezdin

Dilin damağın

Ben oldum.

Elinin ermediği

Dilinin dönmediği

Çağlarda, yavrum

Kolun kanadın

Ben oldum

Dilin dudağın

Ben oldum.

Belki kıskanırlar diye

Gördüklerini

Sakladım gözlerden

Gülücüklerini...

Tülün duvağın

Ben oldum!

Artık isterlerse adımı

Söylemesinler bana

'Onun Annesi' diyorlar...

Bu yeter sevgilim bu yeter bana!

Bir dediğini

İki etmiyeyim diye

Öyle çırpındım ki

Ve seni öyle sevdim sana

O kadar ısındım ki

Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim

Gün oldu kırdın...

İncinmedim;

İlk oyuncağın

Ben oldum.. Yavrum

Son oyuncağın

Ben oldum...

Layık değildim

Layık gördüler

Annen oldum yavrum

Annen oldum!

Arif Nihat Asya”

Evet annem, sen herşeyimiz oldun. Gücüm sadece “Seni çok seviyorum Anne” diyerek sana sımsıkı sarılmaya yetiyor.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:27
Güneş 06:03
Öğle 13:07
İkindi 16:55
Akşam 20:01
Yatsı 21:31
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14
Günün Karikatürü Tümü