Strateji deyince üç unsur akla gelir; mekân, kuvvet ve zaman.

Mekânımız, kıymet bilene ve kıymeti değerlendirene antika değerindedir.

Kuvvet, mekânı değerlendirecek en üstün kuvvet; yetişmiş, ideal ile realite dengesini kuran, dostu düşmanı tanıyan, dosta karşı ihtiyatlı, düşmana karşı uyanık ve basiretli insanlardan oluşan yönetim kadrosu; sonra değerli mekândan istifade ile güçlü ekonominin sağlanması ve korunmasıdır.

Zaman; dünü, bugünü ve yarını içine alır. Dünkü hataları görüp hataları öğretmen bilip ders almak, bugünkü fırsatları kollayıp istifade etmek ve yarının ganimetini devşirmektir.

Bu coğrafî ve stratejik konumumuz, bize Allah’ın ve ecdadımızın emanetidir. Bu emaneti korumak, istikbalimizi ve belki huzurumuzu da korumak şuur ve idrakiyle davranmakla mümkün olur.

Bu şuuru bütün millete mal etmek, kolektif şuur oluşturmak için ilkokuldan itibaren ders koymak gerekir.

“Gübreliğe inip konan kargalar, has bahçede gül kadrini ne bilsin.”

Seyrânî

Türkiye’miz Asya, Avrupa, Afrika kıtalarını birbirine bağlayan önemli bir kavşak noktasında, Asya-Avrupa arasında bir köprü durumunda üç tarafı da denizle çevrili olan bir ülkedir.

Stratejik önemi olan boğazlara sahibiz. Asya Avrupa arasındaki en önemli ticaret ve ulaşım yolları Türkiye’den geçer. Ayrıca petrol bakımından, komşularında bulunan bizde de olması muhakkak olan bilkuvve ve bilfiil petrol zenginliğinin işaretleri başlamış durumdadır.

Önce bu coğrafî ve stratejik konumun zenginliğinin farkına varmak, sonra da zenginlikten istifade etmek gerekir.

Evinin mahzeninde hazine olup da acından ölen ahmağın haline benzeyen durumdan çıkmak, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri çıkarıp istifade etmek, ülke olarak hem Avrupa hem Avrasya ülkesi olup boğazları daimî para getiren konuma ulaştırmak gerekir.

Coğrafî ve stratejik konumumuzun korunması; insan, plan ve imkânladır.

İnsan; kaliteli eğitim almış, ideali olan, çağı ve çareyi doğru okuyan, lehinde ve aleyhinde olan fikirleri, odakları bilen, dost-düşmanı tanıyan; ilim, tecrübe, basîret ve cesaret sahibi, yüzbinleri arkasında taşıyan halka mal olmuş kişilerden oluşan idareci kadrodur.

Plan; kökü mazide bulunan atî anlayışında olan, asırlık vizyonu ve sorumluluğun gereği tarihî misyonu olan devlet ricali tarafından insanların maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılayacak projelerdir.

İmkân; asırlık yapılan projeleri hayata geçirecek, insanlarının ihtiyaçlarını karşılayabilecek, bilgi ve teknoloji ihracatı yapabilecek, kendi ordusunun ihtiyaçlarını karşılayacak her türlü silahları temin eden insan temelli yapılanmalardır.