Çocuklarda Sosyal Eğitim

EĞİTİM 21.07.2020, 01:48 Ramazan Peri
Çocuklarda Sosyal Eğitim

1. Toplumların değerleri birçok değişkene bağlı olarak sürekli değişir. Ekonomideki değişmeler, kentleşme olgusu, aile içi beklentilerin değişimi, bilimsel-teknolojik gelişmeler, haberleşme ve ulaşım sistemlerinin değişmesi, bilgi iletişimin hızlanması, kültürel değişim gibi pek çok faktör “sosyal değerler sistemi”nde değişmelere yol açar. Bu değişimleri önceden verilmiş kararlarla “doğru” ya da “yanlış” diye nitelemek olayı anlamak bakımından olumsuz bir yaklaşımdır. Değişimin ne yönde olduğuna, neleri hedeflediğine, bireysel ve sosyal hayatı nasıl etkilediğine bakarak değişimi anlamaya çalışmak doğru olacaktır.

2. Son on yıllarda (1970-1980,1980-1990,1990- 2000) dünyada görülen eğilim, ekonomik değişim temelli olmaktadır. Bu eğilim, “bütün dünyayı tek bir pazar” olarak gören, bu hedefi gerçekleştirmeye çalışan “globalleşme-küreselleşme” eğilimidir. Bu eğilim, dünya çapında bir “tüketim anlayışı” benimsetmekte ve yaygınlaştırmaktadır. “Daha çok tüketme, daha çeşitli tüketme, her yaşta tüketme” anlayışına dayanan bu hedef, tüketimi artırarak üretimi artırma ve refahı paylaşma yöntemine dayanmaktadır. Endüstri ve üretimin pazar hedefleri doğrultusunda yeniden organize edilmesinin de desteğiyle “sosyal değerler” bu hedef yönünde değiştirilmektedir.

Daha önceki on yılların (1930-1940, 1940-1950 gibi) “üretim ve biriktirme (tasarruf)” anlayışına dayalı “sosyal değerler”in önemini yitirdiği, onun yerine “tüketim toplumu” değerlerinin geldiğini görmek gerekiyor. Üretim ve biriktirme anlayışına dayalı sosyal değerler, kişisel ve toplumsal üretkenliği “yüksek sosyal değerler” olarak aktarmaktaydı.

“İşleyen demir pas tutmaz.”

“Sakla samanı gelir zamanı.”

“Yamalı giymek ayıp değildir, kirli giymek ayıptır.”

“Haydan gelen huya gider.”

Bu atasözleri ve özdeyişler, “üretim ve biriktirme” anlayışına dayalı bir hayat biçiminin ölçütleriydi. Birbirinden çok farklı olmak eleştirilecek, kınanacak bir durum olarak görülürdü. İnsanlar pazara file ile değil torba ile giderlerdi. Çünkü, fileden ne alındığı belli olurdu. Belki başka insanlar bunları alamaz ve imrenirlerdi. Aşırılık, göze çarpmak, başkalarından üstün olmaya çalışmak ayıplanırdı. İnsanların birey olarak, aile olarak, topluluk olarak değerleri de “üretmek ve biriktirmek” üzerine kuruluydu.

3. Tüketim toplumunun “sosyal değerler”i ise “bireysel  üstünlük, hırslı rekabet, buna dayalı daha çok kazanmak, daha çok harcamak” üzerine kurulmuştur. Artık, daha çok ve çeşitli tüketim araçlarını kullanmak, bunları da başkalarına göstermek, üstün olduğunu hissetmek, bu üstünlüğün devamını sağlamak için çalışmak bu anlayışın temel felsefesini oluşturmaktadır.

Bu felsefe içinde “bir ev” hayatın yorumu olarak sunulmaktadır.

Bir otomobil, sahibinin kişiliğinin simgesi olarak tanımlanmaktadır.

Tüketim araçları artık “sosyal değerler” olarak yorumlanmaktadır.

Böylece de, tüketim malları yaşamanın amacı olmakta, onlar için çalışmak, kazanmak ve ödemek hayatın anlamını oluşturmaktadır.

Bu değerleri yerleştirmek için de “sahip olmak ve tüketmek” sosyal davranış olarak benimsetilmektedir. Daha önceki dönemlerin “üret, biriktir ve paylaş” diyen öğretisi, yerini “sahip ol, tüket,üstün ol” diyen yeni bir öğretiye bırakmaktadır. Ekonomi bu yeni anlayışa göre düzenlenmekte, ödeme gücü olmayanlara kredi kartları ile ödeme olanakları sunulmakta, bunların nasıl ödeneceği konusu ise tüketicinin kendisine bağlı kalmaktadır..

4. Beş alanda belirlenen beş sosyal değer ölçütüne göre değişimi incelersek:

4.1 Kişilik Değerleri:

4.1.1. Çalışmayı, üretmeyi, yaratmayı geliştirme

4.1.2. Sorumluluk alabilme, taşıyabilme, kendi kararlarını verebilme

4.1.3. Dayanışma, paylaşma, sinerji yaratma

4.1.4. Hak ettiğini kazanma, kazandığını hak etme

4.1.5. Özgüven kazanma, kendi değerini, sevgiyi, saygıyı bilme

4.2. İşlev Değerleri:

4.2.1.Yararlı olma, işe yarama

4.2.2.Grup çalışması yapabilme

4.2.3.Neyi neden yaptığını anlama

4.2.4.Hedef koyabilme, geliştirebilme

4.2.5.Program yapabilme, uygulayabilme

4.3. Ait olma Değerleri:

4.3.1.Aileye ait olma (etnik köken, yöre,din)

4.3.2.Kuruma ait olma (okul, işyeri)

4.3.3.Ulusa ait olma

4.3.4.İnsanlık ve uygarlığa ait olma

4.3.5.Geleceğe ait olma

4.4. Saygınlık (Prestij) Değerleri:

4.4.1.Güvenilir olma

4.4.2.Kararlı olma

4.4.3.Dürüst olma

4.4.4.Başkasına zararlı olmama

4.4.5.Kendi hakkını koruma, başkasının hakkını koruma

4.5. Statü Değerleri:

4.5.1.Etiketleme değil, işlevlere önem verme

4.5.2.Kendi kazandığına önem verme

4.5.3.Üstünlük ya da aşağılık duymadan kendi değerini bilme

4.5.4.Başkalarının verdiği değeri ölçebilme

4.5.5.Kendi değerini doğru ölçebilme

Sosyal değer değişimini beş alanda seçilmiş beş ölçütle irdelemeliyiz.

5. Sosyal değişimi doğru algılıyabilmek:

Tarım toplumlarının öğretisi (üret ve biriktir) olmuştur. Endüstri toplumu ise “üret ve kullan” dönemine geçti. Bu değişimi ekonomik ve sosyal güvenliğin değişimi sağlamıştır. İnsanlar artık kullanmayı da öğrenmelidir. Bilimsel ve teknik gelişmeleri de teknolojik hayatın her alanına sokarak yaşamayı kolaylaştırmış, insanlara daha çok zaman bırakmayı da sağlamıştır.

Ancak, son on yılların “tüketim toplumu anlayışı” ölçüleri elden kaçırarak insanları uluslararası şirketlerin kârlarının artırılması doğrultusunda zorlamaya başlamıştır.

Bu durumda şöyle bir değişim yaşanmaya başlanmıştır:

Tarım toplumlarının öğretisi: Üret ve biriktir. Kazandığından daha azını harca.

Endüstri toplumlarının öğretisi: Üret ve kullan. Kazandığın kadar harca. Harcadığın kadar kazan.

Küreselleşme öğretisi: Tüket… Üstün ol. Önce harca, sonra harcama kazancını yetiştirmeye çalış. Yetişmezse borç al, sonra ödersin.

Öğretiler arasında bu denli nitelik farkları olmuştur.

Bu farklar da insanlarda “sosyal değer” değişimine yol açmıştır.

Daha önceleri, kullanılan mallar, sahip olunan araçlar, tüketimin getirdiği ürünler hayatı kolaylaştırmaya, güzelleştirmeye yarıyordu. Oysa artık kullanılan mallar, sahip olunan araçlar hayatın amacını oluşturmaktadır. İnsanlar, araçlar ve mallar için çalışır duruma gelmişlerdir.

Daha önceleri insanlar “gereksinmeler için” alışveriş yapardı.

Şimdi ise “alışveriş yapmak” bir gereksinmedir.

Çünkü insanın değeri, insanın konumu, insanın sosyal yeri bu araçlar ve mallarla belirlenmektedir.

6. Çocukların ve gençlerin değer kazanımı: Çocukların “kendilik değeri” oluşumu küçük yaşlarda başlar. Bu yaşlarda “kendinin farkında olmaya başlayan” çocuk, çevresinin kendine verdiği değerle kendi değerini oluşturur. Çocuğun üretme ve yaratma becerileri “kendilik değeri”nin en önemli alanıdır. Çocuğun çizdiği bir çizgi, tırmandığı yerde bulduğu bir kutu onun becerilerinin göstergesini oluşturur. Çocuk bunların fark edilmesini, değerlendirilmesini bekler. Çocuğun çabalarının amacı, içinde bulunduğu bağımlı durumdan kurtulmak, bağımsız olmak, becerilerini artırarak erişkinlerin arasına katılmaktır. Onun için de, çocuğun yapabileceği her şeyi ona yaptırarak kendilik değerini geliştirmek doğru bir çevre davranışıdır. Ama “tüketim toplumu öğretisi” bu davranış yerine çocuğa “tüketerek ve sahip olarak” değer kazanmayı öğretmektedir. Tatlı yiyecekler ya da fast-food yiyecekler (hamburger vb.) ile hazırlanmış içecekler (kola vb.) tüketimi çocuk için kendi başına değer olarak sunulmaktadır. Oyuncak sahibi olmak, bu oyuncakların prestijini paylaşmak da “sahip olma değeri” olarak çocuğa aktarılmaktadır. Böylece çocuklar da küçük yaşlardan başlayarak tüketim toplumunun “sosyal değer” sistemine ortak edilmektedir. Çocukların egoları bu öğretiyle beslenmekte, aşırı koruyucu bir aile kültürünün etkilerinin de eklenmesiyle “aşırı bencil, doyumsuz, sorumluluğu öğrenemeyen, ne yapılsa hoşnut olmayan” çocuklar yetiştirilmektedir.

Bu biçimde yetiştirilen çocuğun gençlik döneminde kazanması beklenen “kimlik değerleri” de gene tüketim toplumunun öğretisi tarafından yönlendirilmektedir.

“Tüket-sahip ol-üstünlüğünü kanıtla” öğretisi altındaki genç, kimlik değerlerini “markalı mallar giymekte”, “hak etmeden kazanmakta ve kullanmakta”, “kişiliğini üstün olmakta arama” yoluyla edinmektedir. Bu değerler içindeki genç, kendisini herhangi bir şeyden sorumlu tutmamakta, kendi dışındaki herkesi (anne-baba, öğretmen, arkadaş, toplum, devlet vb.) kendine karşı sorumlu tutmaktadır. Kendisi kimse için bir şey yapmak zorunda değildir, hatta kendisi için bile bir şey yapması gerekmemektedir. Çevresindeki herkes onun için her şeyi yapmak zorundadır. Bencil ve sorunsuz davranışları nedeniyle başarısız olan genç bunun sorumluluğunu da kendisinden başka herkese yüklemektedir. Düşünce ve duygularını oluşturamayan, paylaşamayan genç bir yandan yalnızlığın sıkıntılarını yaşamakta, öte yandan olan biteni anlayamamaktadır. Bunun sonucunda da boşvermişlik, aldırmazlık, umursamazlık gibi sorumsuz tavırlar gelişmektedir.

Geçmişin “yokluk içinde kendini arayan” insanı, günümüzde “bolluk içinde kendini bulamayan” insanına dönüşmektedir. Üstelik de bu bolluk, insanı doyurmak şöyle dursun daha aç, daha açgözlü, daha doyumsuz yapmaktadır.

7. Doğru sosyal değerler sistemini kurmak zorundayız: Endüstri gelişecek, toplumlar bunu da aşarak “bilgi toplumu” olma aşamasına geleceklerdir. Bilimsel-teknolojik gelişmeler hızlanacaktır. Elektronik dünyası, genetik ufuklar, iletişim hızı, ulaşım gücü sürekli artacaktır.

Ama unutulmaması gereken gerçek, insanları da toplumları da “değerler sistemi”nin yönettiğidir. Eğer “insan olma değerleri”ne sahip olamazsak, bu değerleri geliştirerek yaşamayı öğrenemezsek, kendimizi başka değerler sistemine teslim ederiz. Tüketim toplumunun “tüket-sahip ol-üstünlüğünü kanıtla” öğretisinin değerleri insanın değil, insanın ürettiği ürünlerin, araçların, malların, paranın değerleridir. Bugün bu tehlikeye büyük ölçüde sürüklenmiş durumdayız. Kendimizi toparlamak, insanlık tarihinin acı tatlı deneyimleriyle kazanılmış, büyük düşünürlerin katkılarıyla zenginleştirilmiş “insanlık değerleri”ni yeniden önümüze koymak, bunlara sahip olmak, hayatımızın yönetimini bu değerlerle yapmak zorundayız.

Bu insanlık öğretisi de:

İnsan için üret, insanla paylaş, yaşamak için kullan, hak ettiğini kazan, kazandığını hak et” diyen öğretidir.

Yetkin kişilikli bireyi, örgütlenmiş uygar toplumu yaratacak olan da bu öğretidir. Bu öğretinin hayata geçirilmesi için başta eğitim kurumları olmak üzere toplumun bütün kurumlarının görevleri ve sorumlulukları vardır. Bencil çıkarcılığı, hak edilmemiş kazançları, üstün olduğunu kanıtlamaya dayalı hırslı rekabeti değil, “insan olmayı, insanca yaşamayı, insanca paylaşmayı” öğrenmeli ve öğretmeliyiz.

İnsanlığın başka bir kurtuluş yolu da görünmemektedir

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:25
Güneş 06:02
Öğle 13:07
İkindi 16:55
Akşam 20:02
Yatsı 21:32
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14
Günün Karikatürü Tümü